YOĞURT VE HİJYEN
Yemek kültürümüzün en değerli yiyeceklerinden biri olan yoğurt, tarihi hakkında net bir bilgi olmasa da oldukça eski bir yiyecektir. Yoğurt ekmeğin yanına katık olarak, ya da kahvaltı sofralarında tek başına yenilen bir yiyecek olmakla birlikte birçok çorbada font ya da yemeklerde temel madde olarak da kullanılmaktadır. “Meyir çorbası” veya “Lebeniye” olarak bilinen çorba en çok kullanılanıdır. Bölgemizde yoğurt neredeyse ekmek kadar değerlidir. Yemek kültürümüzün başköşesinde yer alan gıdalardan biridir.
Yoğurt aynı zamanda ilaçtır. Başta bağırsak iltihaplanması, bağırsak düzensizlikleri olmak üzere birçok hastalığa iyi geldiği bilinir. 1500 lü yılların ortalarında Fransa kralı Birinci Fransuva (François), yakalandığı bağırsak iltihabı hastalığından (Dizanteri hastalığı olduğu söylenir) bir türlü iyileşemediğinden Kanuni Sultan Süleyman’dan yardım ister. Kanuni Fransuva’yı tedavi etmesi için bir hekim gönderir. Fransuva’nın hastalığı hakkında biraz bilgi edinen hekim beraberindedir keçi ile gider. Hekim Fransuva’yı muayene edip hastalığının hikâyesini dinledikten sonra beraber götürdüğü keçinin sütünden yoğurt yapıp Fransuva’ya yedirir. Bir süre yoğurt yemeye devam eden Fransa kralı kısa süre içinde iyileşip sağlığına kavuşur. Fransuva’nın yoğurt ile iyileştiği birçok tarih kaynaklarında yer alır.
1919 yılında Barselona’da yaşayandır. Isaac Karasu’nun o yıllarda baş gösteren bağırsak enfeksiyonu salgını yaşayan insanlara günde üç öğün birer kâse yoğurt yedirerek kısa sürede tedavi ettiği söylenir. Dr. Carosso’nun daha sonra evinin bodrumunda bir mandıra kurarak yoğurt imalatına başladığı bilinir.
Yoğurdun insan sağlığı açısından faydaları saymakla bitmez. Önemli olan yoğurdun yapılmasından tüketilmesine kadar olan süreçte temizliğinin sağlanması ve korunmasıdır. Yoğurt sütün mayalanması ile elde edilir. Mayalanma ise bazı faydalı mikropların faaliyeti sonucunda gerçekleşir. Halk içinde bir yanlış inanış vardır. Süt yoğurt olduktan sonra zararlı mikrop barındırmaz diye. Oysa Mükemmel bir yiyecek ve aynı zamanda ilaçlan Yoğurt, temiz bir ortamda bulunmazsa diğer yiyeceklerde olduğu gibi zararlı mikroplar ile tehlikeli bir hale gelebilir. Faydalı iken zararlı olur veya kirli hale gelebilir. Kirli bir yoğurt asla arzu edilmez. Yoğurdun kirlenmesi, yoğurdu kirli bir kabı niçine koymak, yoğurt kabını kirli bir bezle veya daha önce pijama, fanila, entari olarak kullanıldıktan sonra bir şekilde yırtılmış ve artık esas amacı için kullanılamayacak duruma gelmiş bir kumaş parçası ile örtmek, tozdan vekilden sakındırmamak, içine parmak sokmak gibi durumlarda oluşur.
Açıkta satılan yoğurtları satın almak isteyen birçok kişi, ekşiliğini test etme amacıyla parmağını (genellikle işaret parmağı kullanılır) koca yoğurt kovasını içine daldırır, çıkarır ve parmağına yapışan yoğurtları ağzına sokar. Tadını tam alamayınca ağzından çıkardığı ıslak parmağını (hemze bazı yoğurt kalıntıları ve daha önce yediği başka yiyeceklerinde kalıntısı üzerinde duruğu halde) tekrar yoğurt kovasına daldırır ve tekrar ağzına sokar. Bu işlem defalarca tekrarlanabilir. Yoğurt satan kişi de heyecanla adamın vereceği kararı bekler. Adam biraz düşündükten sonra kar arınıverir. Ya vazgeçer, beğenmemiştir, ya da parmağını bir veya birkaç defa içine koyduğu yoğurttan 1 veya iki kilo alıp gider. Alırsa ne ala, belki parmağını soktuğu yerden kendisine yoğurt verilmiş olurda kovanın geri kalanı kurtulmuş olur. Eğer adam yoğurdu bir bahane ile (çoğu zaman ekşidir bahanesiyle) satın almaktan vazgeçip giderse içine defalarca parmağını sokup çıkarttığı yoğurt kovası bir başka parmağını içine sokup tadını test edecek müşteriyi beklemeye başlar. Yoğurt içine parmağını batıran kişi, yoğurdu kirletmiş olur. Çünkü parmağını yoğurda daldırmadan hemen önce ağzına, burnuna sokmuş olabilir, parmaklarını saçlarını narasında dolaştırmış hatta dişlerinin arasında sıkışmış bazı kıymıkları parmaklarıyla ve özelliklede işaret parmağı ile çıkartmaya çalışmış olabilir, tuvaletten henüz çıkıp da elini yıkamamış olabilir. Zira çarşıda dolaşırken ihtiyacı hâsıl olmuş olup bir caminin tuvaletine girip çıkmış bir adamın ellerini camiin tuvaletinde ne kadar temiz yıkayabileceği malumdur. Bütün bunlar olmaz diye bir garanti yoktur. Zahiren ellerin temiz olması veya temiz görünmesi gerçekte temiz olduğu anlamına gelmez. Ellerini mezkûr amaçlar için kullanıp yoğurt içine daldıran bir kişi yoğurdu kirletmiş olacaktır.
Bazı “açık köy yoğurdu” satan kişiler bu tür kirlenmeleri önlemek için sattığı yoğurttan bir kâseye biraz numune koyup, yanına küçük plastik kaşıklar koyduklarını görmek mümkündür. Böylece yoğurdun tadına bakmak isteyen kişiler bir kullanımlık kaşıkla tadına bakıp kaşığı atarlar. Bu şekildeki uygulamaların yaygınlaştırılması gerekir. Yoğurt kirlenmesin diye…
Afiyette kalın