TAHAMMÜL AHLAKI

  Bilinmelidir ki, insanın en güzel vasıflarından biri de; onun tahammül ahlakına sahip olmasıdır. Tahammül ahlakı, fikri ve düşüncesi; kendi düşüncesiyle uyuşmayan başkasının fikir ve düşüncesine tahammül/sabır etmektir. Katılıp Katılmamak ayrı bir şeydir. Tahammül gösterip göstermemek ise, apayrı bir şey.  Her insan, bizim gibi düşünmek, bizim gibi zevklere sahip olmak, bizim gibi yazmak, bizim gibi okumak mecburiyetinde değildir! Dünyanın renklerini oluşturan insanların; yazma, okuma, gezme, giyinme, kitap seçme, hatta yatma kalkma zevkleri bile farklılık arz eder. Durum bu iken, bazı çevreler; sırf onlar gibi düşünmediğin, gezmediğin, konuşmadığın için, kalkıp sizi takipçilikle itham edip dururlar ki, bu dar ve kısır bir düşüncedir.  Halbuki yaşadığımız dünya, kurulduğu günden bugüne; iki kutuplu insan topluluklarının mücadeleleriyle gelmiştir... Önemli olan, insan neye inanıyor ve neyi savunuyorsa; inandığı ve savunduğu ideali konusunda samimi olmasıdır. Mesela, bir insan hem Müslüman hem de Hristiyan olamaz. Peki, o zaman Müslümanım diyen birinin; Müslüman olmayan birisini Müslüman birine tercih etmesini nasıl anlamamız lazım merak ediyorum doğrusu?  Elbette ki, hangi inançtan olursa olsun; her insanın hayatında iyilik ve hayır emareleri bulmaktadır. Misal olarak, bir Müslümanın nasıl ki ağlaması ve sevinci varsa, aynen onun gibi Müslüman olmayan bir insanın da üzüntü ve sevinci vardır. İnsan yaratılışı gereği, zayıf ve duygusal yaratıldığı için; ne kadar inkârcı, inatçı, katı kalpli olsa da, yeri gelince üzüldüğü ve ağladığı da görülmüştür.  Tahammülsüzlüğün baş gösterdiği beldelerde, toplumsal huzur ve sükunet ciddi oranda yara alır... Beşeri sistemlerin egemen olduğu beldelerde, insanların; din, can, mal, akıl ve nesil emniyetinin; tam manasıyla korunduğunu söylemek mümkün değildir. Nedeni ise, özellikle Müslümanların çoğunluk oluşturdukları beldelerde; Allah'ın emrettiği şekilde yaşamalarına, düşünüp fikirlerini beyan etmelerine müsaade edilmemesidir... Hal böyle olunca, toplumda gerilmeler ve kutuplaşmalar meydana gelir. Tahammül ahlakı, bir yönüyle insanların birbirlerine karşı sabırlı ve metanetli olma durumudur... Birlikte yaşama arzusunda olan fert ve toplumların, Tahammül ahlakına riayet etmeleri sosyal yaşam için zaruret arzeder...  Tabi her şeyde olduğu gibi, birlikte yaşamanın da bazı prensipleri vardır. Bunun ilk prensibi, kimin inancı neyse onu gizlemeden açık ve şeffaf bir şekilde onu göstermesidir... Birlikte yaşamanın en önemli ve öncelikli maddesi bu olsa gerek. Bir insan neye nasıl inanacağını kendisi karar verir bu onun hür tercihidir ancak; yerine göre kılık ve fikir değiştirmeden sağlam ve samimi olmasının şart olduğu unutulmamalıdır... Müslümansa Müslüman, Liberal ise Liberal. Ateistse ateist olduğunu göstermelidir... Ve hiç kimse, diğer insanların inanç ve değer yargılarına hakaret etme hakkını kendisinde göremez, çünkü kimsenin böyle bir hakkı yoktur. Tabi ki, alenî işlenmeye çalışılan kötülüklere izin verilmemeli ve toplumsal olarak herkesin; aile ve toplum düzenini tehdit eden kötülüklere karşı durmaları ise toplumsal bir sorumluluktur... Tahammül ahlakı ve birlikte yaşamak ancak bu şekilde mümkün olabilir... Toplumsal buhranların en başında geleni, insanların; (haramların alenî işlenmesine hiç kimsenin müsaade etmemesi lazım) birbirlerine karşı tahammülsüz ve saygısız davranmalarıdır! Kalın sağlıcakla efendim. 12.Ocak.2023