BUHARİ’YE SALDIRANLAR
Bilindiği gibi, sünnet İslam’ın Kur’an’dan sonraki ana kaynağıdır. Sünnetin bu özelliği Kur’anla sabittir. Birçok ayetlerde sünnetten söz edilmekte ve kaynaklık durumuna dikkat çekilmektedir. Kur’an’da sadece emir olarak ifade edilen ama ayrıntıları, şartları, kuralları verilmemiş olan namaz, oruç, zekât ve hac ibadetlerinin tüm kuralları, şart ve uygulamaları sadece sünnetten öğrenilmektedir.
Kur’an ayetlerinin tesbit, yazma ve nakletme işlemlerinde gösterilen hassasiyet gibi Sünnetin tesbit, rivayet ve yazımında de aynı titizlik gösterilmiştir. İmam Buharî bu hassas muhaddislerin başında gelmektedir. Bir ömür boyu binlerce ravîyi araştırarak olağanüstü bir çaba ve titizlik içinde sünnetin kaynağı olan hadisleri tesbit ederek el-Camiu’s-Sahîh” adını verdiği kitabında toplamıştır. Bütün ümmetin icmaıyla Kur’an’dan sonra en sahih kitap unvanını kazanmıştır.
Bediüzzaman, Hadis rivayetleri ve Buhari’nin sahihliği konusunda şu tesbitte bulunmuştur: “(Hadis Rivayeti) Sahabeden sonra Tâbiînin eline geçtiği vakit, tevatür suretini alır. Hususan Buharî, Müslim, İbni Hibban, Tirmizî gibi kütüb-ü sahiha, tâ zaman-ı Sahabeye kadar, o yolu o kadar sağlam yapmışlar ve tutmuşlar ki, meselâ Buharî’de görmek, aynı Sahabeden işitmek gibidir. (Bediüzzaman, Mektubat, Ondokuzuncu Mektub)
Bu itibarla, Kur'an'dan sonra İslam'ın en önemli kaynağı Buhari’dir. Yahudiliği ve Hristiyanlığı kaynağından bozan din düşmanları, İslam’ı da ana kaynağından bozmak için gece gündüz şeytandan ders alıp plan yapıyorlar. Bu planlarından biri de en sahih hadislerden oluşan Buhari’yi lekelemeye çalışmak ve şüphe oluşturma çabasıdır. Onun hadislerinde uydurma aramak veya uydurma bulunduğu iddiasıyla yaftalamak, şeytani bir plandır. Buhari’yi gözden düşürmeye çalışmak, İslam'ın önemli kaynağına saldırıdır.
Bu durum, basite alınmaması gereken sinsi bir düşmanlıktır. Çünkü Buhari'nin hadis toplama ve kitabına kabul etme şartlarını hepimiz biliyoruz. Çok hassas bir ayıklamadan geçirerek en sağlam, en sahih hadisleri toplamıştır. Herhangi bir ravisinde bir kıl kadar bir sorun tespit edilmiş ise onun içinde bulunduğu rivayeti kabul etmemiştir. Buna rağmen bir kısım Buhari hadisleri içinde uydurmalar bulunduğu suçlaması, diğer hadisler hakkında da şüpheye düşürmek içindir. Çünkü kabul edilemez bir sorun ciddi ve güvenilir bir eserde tespit edilirse bütün ciddiyeti bütün güvenilirliği yok olur.
Eğer Buhari’yi yok sayarsak, cerh edersek, Kütüb-i sitte’deki diğer eserleri nasıl kabul edeceğiz ve o zaman sünneti nerede arayacağız? Onun için bu düşmanlık basite alınmamalı ve her Müslüman elinden geldiğince karşı çıkmalıdır.
Buhari'de uydurma hadis iddiası ve arayışı sünnete büyük bir saldırıdır, dolayısıyla İslam'ın yüzde seksenine saldırıdır. Bunun sonucunda nihai adım Kur'an-ı Kerim'i inkârdır. Çünkü hadisler hangi yollarla, hangi rivayetlerle, hangi râvilerle nakil edilmiş ve nesilden nesile aktarılmışsa, Kur'an-ı Kerim'in ayetleri de aynı yolla ve aynı ravilerle nakledilmiştir. Kur'an'ın yalnız Resulullah'a (ASV) indirildiğini, ondan başkasına indirilmediğini de hiç kimse aklından çıkarmasın. Sünnetin en sahih kaynağını dahi yaralayan ve sünnete karşı mücadelede Kur'an'ı kullanan İslam düşmanları, Kur’an’ın kendilerine indirildiğini mi düşünüyorlar?
İslam düşmanları ve ahmak yandaşları unutmasın ki, İslam’ın kaynakları Kur’an da, sünnet de ilahi koruma altındadır. Propagandalarla, hakaretlerle, boş laflarla saldırıyorlar, zarar verebileceklerini sanıyorlar. “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saff, 8.)ayeti, ağızlarına tokmak gibi vuruyor.
Evet, İslamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez, gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. “Vallahu ya’simuke mine’n-nâs: Allah seni insanlardan korur.” (Maide, 67.) Ayetinin işaretiyle, Yüce Allah, Peygamberinin şahsını koruduğu gibi, onun sünnetini de her türlü saldırıdan koruyacaktır. Hiç şüpheniz olmasın, O mübareğe saygısızlık edenleri dünyada rezil ve perişan edecek, ahirette de perçemlerinden tutup cehenneme atacaktır.