PEYGAMBERİMİZİN (SAV) KORUNMASI

  Peygamber (ASV)’a ilk vahiy geldiğinde, yeryüzünde kendisinden başka Müslüman yoktu, İslam ülkesi de O’nun mübarek ayaklarının bastığı yerden ibaretti. Kısa zamanda peygamberliği duyulunca etrafında toplanan birkaç Müslüman dışında başta kabilesi olmak üzere herkes O’na düşman kesildi. İnsafsız ve inatçı cahillerden oluşan büyük bir düşman kitlesi, bütün dünyayı aydınlatacak olan bu nuru söndürmeye çalıştılar. Hiçbir zaman ittifak etmeyenler bile O’na düşmanlıkta birleştiler. Müşrik, Yahudi, Hıristiyan, Mecusi, Sabiî gibi farklı din mensupları topyekûn ittifak ettiler, Hz. Peygamberi (ASV) boğmaya ve bu nuru söndürmeye çalıştılar. Kur’an, bu durumu şöyle ifade ediyordu: “Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar, Allah ise kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamamlayacaktır.” (Saf, 8) Hz. Peygamber (ASV) yalnız kendi kabilesine yahut yalnız müşriklere değil, bütün kavimlere, bütün din mensuplarına ve o zamandaki tüm padişahlara tek başına meydan okudu. Bir mektubuyla kralların uykusunu kaçırdı, korkusuz adamların yüreğine korku saldı.  Peygamber (ASV)’ın büyük mucizelerinden ve “Allah’ın Resulü” olduğunun en büyük delillerinden biri O’nun korunmasıdır. Bu kadar azılı düşman kitlesi içinde, defalarca suikast düzenlendi; saldırı planları yapıldı, sayı ve silah bakımından üstün orduların savaşlarına maruz kaldı; hane-i saadetinde ve Mescidinde korumasız olarak yaşadı ve en sonunda rahat döşeğinde eceliyle vefat etti. Kendisine kasteden hiçbir plan başarılı olamadı. Bütün saldırı ve suikastlardan Allah’ın inayetiyle korundu. İşte bu, her yönüyle Allah’ın koruması altında olduğunu apaçık göstermektedir. Hz. Aişe (RA) annemizin bildirdiğine göre, Peygamber (ASV), ilk zamanlarda muhafızlarca korunurdu. Kapısında nöbet tutan sahabiler vardı. “Allah seni insanlardan koruyacaktır” (Maide 67) ayeti nazil olunca, bulunduğu yerden başını çıkararak, “Ey İnsanlar dağılın, benim Rabbim beni koruyor” buyurdu. (Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 5, Hadis no: 3046) Siyer ve Hadis kaynakları bu ilahî korumanın örnekleriyle doludur. Değil mübarek vücuduna kastedenler, O’nun çocuklarına, hatta mektubuna bile zarar verenler cezasız kalmamış kısa sürede hak ettikleri cezayı görmüşlerdir. Peygamber (ASV)’ın kızı Rukiyye, Ebu Leheb’in oğlu Utbe ile nikâhlanmıştı. Ancak bu evlilik daha vahiy gelmeden önce gerçekleşmişti. Tebbet suresi nazil olunca, Ebu Leheb’in kışkırtmasıyla Utbe, Rukiyye (RA)’yı boşadı. Sonra Utbe, Peygamber (ASV)’ın huzuruna çıkarak, "Ben senin dinini tanımıyorum. Kızından da ayrıldım. Artık ne sen beni sev, ne de ben seni severim. Ne sen bana gel, ne de ben sana gelirim!" dedikten sonra, Peygamberimiz (ASV)'ın gömleğini yırttı! Peygamber (ASV) Utbe hakkında şöyle beddua etti: “Allah’ım, itlerinden bir itini ona musallat et!“  Sonra Utbe bir sefere giderken bir aslan gelip kafile içinde onu arayıp bulmuş ve parçalamıştır. (Bediüzzaman, Mektubat, 147) Perviz adındaki Fars hükümdarı Peygamber (ASV)’ın mektubunu yırtmıştı. Bunu haber alınca Peygamber (ASV) “Allah’ım, nasıl ki benim mektubumu yırttı, sen onu ve onun mülkünü (hükümdarlığını) parça parça et!” buyurdu. (Buhari, Cihad, 101, Hadis no: 2939) Çok geçmeden Perviz’in oğlu bir hançerle onu paraladı, Daha sonra Sa’d bin Ebi Vakkas (RA) da onun saltanatını yok etti. O günden beridir kisralık tamamen tarihe karıştı. (Bediüzzaman, Mektubat, 147) Peygamber (ASV)’ın 63 yıllık ömrü nihayete erip cismen dünyadan ayrılmış ise de getirdiği Kur’an ebedidir; peygamberliğiyle, sünnetiyle, manevi şahsiyetiyle kıyamete kadar Allah’ın koruması altında ümmetin arasında olacak, hiç kimse, hiçbir güç O mübareğe zarar vermeyecektir. “Allah seni insanlardan koruyacaktır.” ayeti bunu ifade etmektedir. Alak suresinin son ayetlerinde Peygamber (ASV)’a namaz kıldığı sırada kötü davranan Ebu Cehil ve onun düşüncesinde olan herkes uyarılarak şöyle buyrulmuştur:  “Hayır! Hayır! Olmaz böyle şey! Eğer bu tutumundan vazgeçmezse, onu perçeminden tutup cehenneme sürükleriz. Evet, o yalancı ve suçlu perçeminden tutup sürükleriz. O, hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarını) çağırsın. Biz de zebanileri çağıracağız.”  (Alak, 15-18) Vaktiyle Ebabil kuşlarını seferber ederek Kâbe’sini fil ordusundan koruyan Allah, peygamberini de vaat ettiği gibi her türlü saldırı ve hakaretten koruyacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.