KUR'AN VE ÇOCUK EVLİLİĞİ II
Günlerdir çocuk evliliği konuşuluyor. Yaşananlar utanç verici ve yüz kızartıcı. Ekranlarda yine vaizler ve ilahiyatçılar. Bazıları yaşananlar kesinlikle Kur'an'a aykırı diyor, bazıları kesinlikle Kur'an'a aykırı değil diyor, bazıları yine ortada duruyor. Neyin aykırı olduğu, neyin aykırı olmadığı hususu yorumlara bağlı. İsterseniz aykırı buluyorsunuz, istemezseniz aykırı bulmuyorsunuz. Kur'an metnine operasyon çekmek, tabir yerindeyse ona ayar vermek, işkence yapmak yüzyıllardır yapılan bir şey. Ama bunu en ibretamiz bir şekilde yapan mealciler. Kur'an sessiz bir metin onu konuşturan insanlar.
Üç yaklaşım var: klasik, tarihselci ve mealci yaklaşım. Klasik yaklaşım çağa uymuyor, tarihselci yaklaşım Kur'an'a uymuyor, mealci yaklaşım tarihe uymuyor. Dini olan ile örfi olanı birbirinden ayırmak lazım diyor en makulu olan tarihselci yaklaşım. Peki ama bu mümkün mü? Talak 4. ayetinde Kur'an tarihsel olan bir durumu çözüyor deniliyor. Ama bunu çözerken kıyamete kadar geçerli olacak bir metin vazediyor. Ondan sonra yine kıyamete kadar Allah artık bizimle konuşmayacağına göre vazettiği bu metnin yerel mi, evrensel mi olduğunu nasıl bileceğiz? Arap örfü damgası taşıyan şeyleri tarihsel ve dönemsel deyip Kuran'dan çıkarırsanız ibadet, ahkâm ve muamelattan geriye ne kalır?
Kur'an ve sünnet ile Arap örfü etle kemik gibi o kadar içiçe geçmiş ki birbirinden tefrik etmek mümkün değil. Mümkün olsa bile bunu kim ve hangi hakla yapabilecek? Yapsa bile kim itibar edecek? Onun için İmam Şatıbi Kur'an'ın en bariz özelliği Arabiliğidir der. Allah'ın açıkça haram demediği bir şeye kim hangi hakla ve hangi yetkiyle haram diyebilecek? İçki, kumar, zina, putlara yapmayı radikal bir şekilde haram kılındığı gibi neden çocuk yaştaki evlilikler ve kölelik gibi şeyler haram kılınmadı? Üç yaklaşım da aslında bu sorular karşısında çaresiz ve meselenin farkında. Kendi kendimize bile anlatmakta zorlandığımız bu gibi şeyleri başkalarına tebliğ adı altında nasıl anlatabiliriz ki?
Bu işten bir çıkış yolu var mı, açıkçası bilmiyorum. Merhum Akif "Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz İslâmı" diyordu. Ama hangi İslam'ı anlatacağız, kim anlatacak, kime anlatacak, hangi yüzle anlatacak, anlatacak olanlar kendilerine anlatabilmiş mi?