SOSYAL SORUNLAR VE TOPLUMSAL YARALAR!
Son tahlilde, sosyal be toplumsal sorunlarla ilgili olarak, dünyada yapılan son araştırmalar neyi gösterirler bilemem ama; mevcut olan göstergelerin son durumuna bakıldığında, gençlerin içinde bulundukları vahim tablonun; toplumsal yaraların, sosyal sorunlardan kaynaklandığını göstermektedir! Biraz açacak olursak, ailelerin kahır ekseriyetinin; çocuklarına yeterince zaman ayırmadıkları, okula giden sıkıntılı/takıntılı çocuklarını öğretmenlere havale ettiklerini, onların özellikle manevi yönleriyle ilgilenmedikleri, ruh-i olgunlukları için yeterince gayret/emek/çaba harcamadıklarından dolayı; toplumsal birçok yaranın meydana gelmesine sebebiyet vermektedir...
Eğitim ve öğretim kurumlarının ilk basamağı olan ilkokullar başta olmak üzere, geçerli olan eğitim ve öğretim müfredatları; çocukların manevi ve fıtri anlamdaki ruhi olgunluklarının oluşmasından daha çok, onların bünyesine/fıtratına ters, olması hasebiyle; çocukların (istisnalar hariç) hırçın, kopyacı, şiddet yanlısı, yerine göre rahatlıkla yalan söyleyebilen tiplerin oluşmasına zemin hazırladığını pekala söylemek mümkündür.
Hepsini toptan aynı kefeye koymamakla birlikte, ortada mevcut olan resim budur!... Çünkü, eğitim ve öğretim kurumlarında, genellikle; çocuklara ağırlıklı olarak fenni ilimler öğretilip dini ilimler öğretilmediğinden dolayı, çocuklar/gençler tek kanatlı kuş misali noksan yetişmektedirler. Beşeri ideolojilerin hüküm sürdüğü toplumlarda, insanların yaşamı/hayatı dengede tutmaları da çok mümkün görünmüyor çünkü, fert/toplum daha çok birbirleriyle uğraşıp durmaktan, diğer önemli konulara zaman ayıramamaktadırlar... Günümüzde, artık Politika'nın peşinden koşmak, Makam ve mevki elde etmek, daha çok zengin olup zevk sefa, haz ve hız yolunda ömrünü tüketmek; bu asrın biricik hastalığı haline geldiği için, sıkıntı ve problemlerden bir türlü başımız kurtulmuyor.
Allah'ın Şeriâtı'nın geçerli olmadığı beldelerde, toplumlarda; güven duygusu bitme noktasına gelir ve insanlar birbirlerinin adeta gölgesinden korkar, can ve mal emniyeti azalır; caydırıcı olmayan kanunların varlığından dolayı da, kötü niyetli kimseler durmadan insanların can, mal ve evlatlarına zarar vermeye devam ederler.
İşte, günden güne; gençliğin içine düşmüş olduğu madde bağımlılığı ve diğer kötü alışkanlıkların artması böylece hız kazanır ki; bu beraberinde toplumsal yaraların oluşmasını meydana getirir.
Etki ve yetki sahibi olan, gerek yöneticilik makamında olanlar ve gerekse ebeveynler; söz konusu tehlikeli gidiş için önlem almaz ve bu önemli meseleleri hafif tutmaya devam ederlerse, inanın yakında daha büyük sosyal ve toplumsal felaketlerle karşı karşıya gelebilmemiz içten bile değil...
Tek taraflı olarak eğitilen (!) gençlerin arasında Nikahsız birlikteliklerin tavan yapması, yaşları on beş ila on yedi olan çocuklar arasında her türlü gayr-i ahklak-i davranışların tırmanışa geçtiği bir toplumda; zinanın, tecavüzlerin ve katliamların, önüne asla geçilemez. Akil baliğ oldukları halde, on sekiz yaşlarından gün almadıklarından dolayı Şeriî nikahla evlendikleri için; tecavüz (!) suçundan yargılanıp ceza evlerine atılan gençlerin geride bıraktıkları boynu bükük eş ve çocuklarının vebali ve ahı; aynı yaşlarda zina ve flört ile birlikte olanlara karşı gözlerini kapayanlardan er ya da geç, intikam alacağı günler yakındır.
Mahşeri vicdan; toplumsal huzurun ve emniyetin berkemal olabilmesi için çaba sarfetmeyen düzenlerin hem davacısı hem şahidi olacaktır.. Geçenlerde, kadim bir dostum beni telefonla arayıp hal ve hatır sorma faslından sonra; bana, az önce bir gencin binalarının üstüne çıkıp intihar edeceğini görünce, hemen 112 ve Polisi arayıp gencin intihar girişimini engellediklerini söylemesi, insanın kanını dondurmaya yeter de artar da...
Peki, sormak lazım! Her gün, ya televizyon haberlerinde ya da diğer medya organlarından öğrendiğimiz intihar girişimi ve olaylarının bu kadar artmasının nedeni nedir? Bunca önlemlere rağmen hala bu gibi sosyal ve toplumsal yaralar kapanmıyorlarsa; demek ki, yanlış giden bir şeyler vardır deyip; idarecilerin bu işin üstünde iyice düşünmeleri gerekmez mi? Yanlış giden şey şudur: Hemen hemen stisnasız olarak; dünyadaki eğitim ve öğretim sistemleri, insanların ruhuna değil, nefsine ve şehvetine hitap etmektedirler... Tek yanlı eğitip ve öğretim sistemi, insanı hem eritmeye hem de öğütmektedir... Bu aksinin ne ispatı vardır, ne de delili.
Kalın sağlıcakla efendim!
28 Kasım 2022.