EVLİYA CAHİLLERDEN GİZLENMİŞTİR
Muhterem Kardeşlerim…
Firaset iki türlüdür:
1- Marifet sahiplerinin firaseti olup, talebenin istidadını keşfetmek, Allahü Teâlâ’nın evliyasını tanımaktır.
2- Riyazet çeken, açlıkla nefislerini parlatanların firaseti olup, mahlûklara ait gizli şeyleri bilmektir.
İnsanların çoğu, Allahü Teâlâ’yı hatırlamayıp, gece gündüz dünyayı düşündüğünden, dünya işlerinden, ele geçirmek istedikleri şeylerden haber verenleri arıyor. Bunları büyük biliyor; hatta bunları evliya, Allahü Teâlâ’ya yakın sanıyorlar. Evliyanın marifetine, doğru bilgilerine dönüp de bakmıyorlar. Belki, bunlara dil uzatıp, “Bunlar Allah’ın sevgili kulu olsaydı, kaybolan şeylerimizi, gizli düşüncelerimizi bilirlerdi. Bizim halimizden haberi olmayan bir kimse, mahlûkların üstündeki ince bilgileri hiç anlayamaz” diyerek, evliyanın firasetine, Zat-ı İlahiye ve sıfatlarına olan bilgilerine inanmıyorlar. Böyle, yanlış ölçüleri sebebiyle, o büyüklerin doğru ilim ve marifetinden mahrum kalıyorlar. Allahü Teâlâ’nın, o büyükleri, cahillerin gözünden saklayıp, kendine mahsus kıldığını bilmiyorlar. O, evliyasını dünya işleriyle meşgul etmeyip, kendisiyle meşgul etmiştir. Evliya zatlar, insanların hallerine, işlerine bağlansalardı, Allahü Teâlâ’nın huzuruna layık olmazlardı.
Mürşid-i Kâmilin yani yetişmiş ve yetiştirebilen rehberin, mübarek cemalini görmek ve sohbetine kavuşmak, en büyük ganimetlerdendir. Onların güzel cemali ve sohbeti her zaman ele geçmez. Onu elden kaçırmamalı. Bulabilen, bu büyük ganimeti layıkıyla değerlendirmeli, nimetin kıymetini bilmelidir.
Allahü Teâlâ’nın kıymetli bir kulu vefat edeceği zaman, Azrail aleyhisselam gelip der ki:
Korkma! Erhamürrahimine gidiyorsun. Asıl vatanına kavuşuyorsun. Büyük devlete, büyük nimete erişiyorsun.
Ne büyük bayram bu... Bu cihan, bir konaktır. Bu konak, müminin zindanıdır. Ödünç olarak sana verilen bu varlık bir bahanedir. Bu sebepten, bu bahane gider ve uzaklaşır. Hakikat meydana çıkarak, kişi Allah’a kavuşur. O kul için, dünyada bundan daha tatlı, daha hoş ve daha rahat bir gün olmaz.
Allahü Teâlâ’nın bir kulunu sevmediğinin alameti; o kulun, kendisine faydası olmayan boş şeylerle meşgul olmasıdır.
Arif; kalbini Allahü Teâlâ’yı düşünmek, unutmamak; bedenini de, insanların Rahmet-i İlahiyeye kavuşmaları için seferber eden kimsedir.
Her denizin kenarı, sonu, her günün gecesi vardır. Peşinden gece gelmeyecek gün, kıyamet günüdür. Ucu bucağı bulunmayan deniz, Allahü Teâlâ’nın rahmet deryasıdır.
Büyüklerin yolu, cömertlik ve hep vermek üzerinedir.
Câhiller, zındıklar
S. Ebediyye kitabı yüzlerce Ehl-i Sünnet Âliminin kitaplarından tercüme edilerek hazırlanmış bir ilim kitabıdır. Herkesin bildiği gibi, bu tabirler hakaret için değil, tarif için kullanılıyor. Her kitapta da böyledir. Zaten o sıfatlara haiz şahısların işi de, özelliği de odur. Câhil, dinsiz, kâfir gibi kelimeler Kur’an-ı Kerimde ve Hadis-i Şeriflerde de geçmektedir. Dini olmayana dinsiz veya kâfir, mezhebi olmayana mezhepsiz, ilmi olmayana câhil, doğru yoldan sapmış olana sapık, hırsıza hırsız, yalan söyleyene yalancı demek hakaret kabul edilse de yanlış değildir.
Birkaç Âyet-i Kerime meali:
“Musa aleyhisselam, İsrail oğullarına, ‘Gerçekten siz câhil bir kavimsiniz’ dedi.”) [Araf 138]
“Lut aleyhisselam, ‘Doğrusu siz sapık bir kavimsiniz’ dedi.” [Şuara 166]
“Lut aleyhisselam, ‘Siz câhil bir milletsiniz’ dedi.” [Neml 55]
“De ki: Ey câhiller, bana Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz?” [Zümer 64]
“Siz ey sapıklar, yalancılar!” [Vakıa 51]
“Allah’a ve Resulüne düşman olanlar, en alçak kimselerle beraberdir.” [Mücadele 20]
“Gıybet eden, laf taşıyan, iyiliği önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuz olana, mal ve oğulları vardır diye sakın boyun eğme!” [Kalem 10-14]
Bir Hadis-i Şerif:
“Allahü Teâlâ, zâlim zengine, câhil ihtiyara ve kibirli fakire buğzeder.” [Taberanî]
Câhile câhil, zâlime zâlim denir.
Bir Hadis-i Şerif:
“Ümmetim, zâlime zâlim demekten çekinecek bir hâle gelirse, Allahü Teâlâ onlara yardım etmez.” [Beyhekî]
Demek ki kötüye kötü dememek veballi bir iştir. Soysuzları kötülemeyen kitaplardan uzak durmalı. Kötülerin tuzağına düşmemek için, çekinmeden onların sapıklıklarını açıklayan kitapları okumalıdır.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)