KENTSEL DÖNÜŞÜM

  “ Kentsel dönüşüm” ifadesi de maalesef bir çok kavram gibi içi boşaltılmış durumdadır.   Tıpkı, “organik tarım” veya “akıllı şehir” tabirleri gibi “kentsel dönüşüm” de içi boşaltılmış, amacından uzaklaştırılmış olarak bazı popülist ve bilgisiz yerel yöneticilerin diline pelesenk olmuş vaziyettedir.   —Kimisi “binasal dönüşüm” yapar,  —Kimisi 50 sene öncesinin köhnemiş kafasıyla “kamulaştırma” yapar ve bunları kentsel dönüşüm adı altında sunar.   Ama hakkıyla “kentsel dönüşüm” yapmak, geri kalmış şehrilerin belediyelerinin ve akıl hocalarının bir türlü akıllarına gelmez. Akıl mı eksiktir? Ya da tembellik midir? Karar vermek mümkün değil.   Özellikle yapı stoğunun çoğu gecekondudan ibaret olan şehirlerin belediye başkanlarının, kentsel dönüşüm yapmadan “sıradan işlerle gurur duyması” resmen komedidir.   3 tane park yaparak, bir yerlere bir kaç masa sandalye koyarak milyon milyon insanın yaşadığı briket deryası mahalleleri görmezden gelmek, koca bir faciadır. Bakın tembellik, ufuksuzluk, beceriksizlik veya ahmaklık demiyorum, “koca bir faciadır” diyorum.    Bu sağlıksız ortamlarda yaşamaya mahkum olan insanların yetiştirdiği nesillerin ne denli sağlıklı ve faydalı nesiller olacağını düşünmek lazımdır. Suç oranlarının bu semtlerdeki yüksekliği, eğitimsizliğin bu semtlerdeki vahim tablosu, sağlıklı birey sayısının son derece düşüklüğü facianın ne denli tehlikeli boyutlarda olduğunun göstergeleridir.   Yerel yöneticilerin milyarlarca liralık bütçeleri, yakınlarını ya da sevenlerini işe almak için veya pazarlık usulü ihalelerle harcamak için kullanıp, o insanlara da bir kaç torba erzak ile bir iki ev eşyası vererek, onlardan oy devşirmeye çalışması ise ayrı bir fenalıktır.   Eğer “kentsel dönüşüm” konusunda atmadıkları adımlar, “bilgisizlik veya beceriksizlikten” dolayı değilse “kasıt” vardır. Kasıtlı olarak, kitleleri bu mahallelerde muhtaç, eğitimsiz ve sağlıksız vaziyette tutma gayreti vardır.   Bir büyükşehir, il veya ilçe yöneticisinin, bu konuya el atmadıkça sokağa bile çıkacak yüzü bulamaması lazımdır.   Ben şurayı kamulaştırdım, şu binayı yıktım yerine çim ektim, nefes aldırdım, şu köprüyü yaptım diyerek muazzam işler yapmış gibi kendini pazarlayanların vakti 40-50 sene önce geçti. Şu an çağdaş hizmetler yapan yerel yönetimlerde; değil belediye başkanları, daire başkanları bile bu küçük işlerle övünmüyor.    Özetle; Şehirleri ve şehirde yaşayanları ileri taşıyamayanların, evcilik oynar gibi o koltuklarda oturup ağlanacak halleriyle gurur duyan sözler sarf etmesi; hem zaman hem de kaynak israfından başka bir şey değildir.   Ya kentsel dönüşümle kitlelerin yaşam dönüşümü başlatılır ya da her geçen gün “daha fazla suç, daha fazla hastalık, daha fazla eğitimsizlik” kasten körüklenmiş olur. Karar sizin.   İyi okumalar.