YÜREKLERİN DERİNLİKLERİNE SÖZ GEÇİREN PEYGAMBER
Uzun zaman alan uğraşlar ve çabalar sonucunda bile, Küçük bir âdeti ya da önemsiz zayıf bir huyu, küçük bir topluluktan kaldırmak mümkün olmamaktadır. Baskı ve şiddet uygulansa belki zahiren geçici bir süreliğine kaldırılmış görünebilir ama zihindeki düğümü kaldırılamaz. Davranışlar durdurulabilir, değiştirilebilir ama inançlar ve fikirler değiştirilemez, yok edilemez.
Adetlerine ve geleneklerine çok düşkün, inatçı ümmi ve bedevi bir toplumun içinde yetişmiş olan peygamberimiz (ASV) çok kısa bir süre içinde böyle bir toplumdan, en medeni insanlara efendi ve rehber olan, bütün kötü vasıflarından arınmış bir toplum ortaya çıkarmıştır. Söz konusu bu toplumun davranışlarını değiştirdiği gibi, fikirlerini, inançlarını ve vicdanlarını da değiştirmiştir. Üstelik hiçbir baskı uygulamamış aksine kendisi baskı ve şiddete uğramıştır. Bu müthiş başarı, Allah’ın yardım ve desteğinin yanında, peygamber (ASV)’ın olağanüstü yetenekleri ve harikulade uygulamaları sonucunda olduğunu gösterir.
İçinde soğuk su pınarlarının, derelerin aktığı çok geniş bir meyve bahçesinin kış mevsimindeki durumu ile yaz mevsimindeki durumunu hayalen düşünün, karşılaştırın. Kış mevsiminde sular donmuş, ağaçlar çıplak ve kuru çubuklardan ibaret kalmış, her tarafta kar, buz ve sarkıklar o bahçeye bakanların yüreğini bile üşütüyor.
Aynı bahçenin bir de yaz mevsimindeki durumunu düşününüz. Şarıl şarıl akan sular, yemyeşil süslenmiş bir zemin, cıvıl cıvıl öten kuşlar ve en güzel elbiselerini giymiş, takılarını takınmış meyve ağaçları. Kıştaki buz sarkıkları yerine, keyif veren, insanı cezbeden en güzel kokularıyla çeşit çeşit meyveler takınmış. Böyle bir bahçenin hayali bile özlem doludur. İnsanın ruhunu okşayan dinlendirici bu güzellikler mutluluk verir.
İşte peygamberimiz (ASV)’ın değiştirdiği toplumun İslam’dan önceki ve sonraki durumları da aynen bu bahçeye benzer. Kurumuş çalılardan ibaret kalmış, donmuş, hiçbir hayat belirtisi kalmamış birkaç canlı kalmışsa da yet altına sindiği o bahçeye peygamber (ASV) bir bahar güneşi, bir yaz güneşi gibi doğdu. Donmuş yürekleri, vicdanları harekete geçirdi. O bahçenin iklimini değiştirdi. Cenneti kazanmak isteyenlere bir numune cennet gibi bu yeryüzü halkının önüne koydu.
Peygamber (ASV)’ın kısa bir süre içindeki erişilmez başarılarından biri de, yeryüzünde zulümle egemen olan devletleri dize getirmesidir. Devlet başkanlarına mektuplar göndermiş, onları İslam’a davet etmiştir. O zalim devlet başkanları, hiç ummadıkları ve nasıl ortaya çıktığını bilmedikleri bu zattan tedirgin olup uykuları kaçmıştır. Zamanının süper güçleri olan Bizans ve Pers imparatorluklarını bozguna uğratmıştır. Tarih, bu mucize karşısında parmağını ısırmaktadır.
23 yıl gibi inanılmaz bir sürede, içinde zuhur ettiği ve değişmesi normalde imkânsız olan toplumu her yönden değiştirdiği gibi, yine bu süre içinde en güçlü devletleri bozguna uğratan devletini oluşturmuştur. Bu harikulade zatın Allah’ın elçisi olduğuna inanmayanlar kör değil de nedir?
Peygamber (ASV)’ın en önemli başarılarından biri de fikir ve vicdanlarda yaptığı inkılâptır. Sadece bir hissi keşfeden ve etkileyen bir filozof, dünyaca önemli bir üne kavuşuyor, dahi kabul edilip büyük bir saygınlık elde ediyor. Peygamber (ASV) ise, Arap yarımadasındaki kabileler içinde, kaybolmuş, yok olmuş yüzlerce hissiyatı ortaya çıkarıp etkisi altına almıştır. Yüzlerce filozofun, yüzyıllarca uğraşları sonucunda üçte birini bile gerçekleştiremeyecekleri başarının tamamını peygamber (ASV), 23 yılda tek başına gerçekleştirmiştir. Bu, o zatın harikulade olduğunu göstermez mi?
Kız çocuklarını canlı canlı toprağa gömecek kadar vahşette sınır tanımayan kabuk bağlamış ve yok olmuş vicdanları öylesine tanzim etti ki, artık bir karıncaya bile zarar veremez oldular. Elbette ki bunlar, baskı ve şiddetle olacak işler değildir. Çünkü fikirlere ve vicdanlara hükmetmeyi beşeri hiçbir güç hiçbir zaman gerçekleştirememiştir. Yüreklerin derinliklerine nüfuz ederek onları değiştiren, vicdanları eritip yeniden şekillendiren Muhammed (ASV)’ın olağanüstü bu başarılarını görmeyen ve onu takdir etmeyenlere insan denilebilir mi?
Bir hareketin başarıya ulaşmasının vazgeçilmez unsurları, Sünnetullaha uygunluk, yaratılış ve fıtrata dost ve uyumlu olmasıdır. Yoksa o hareket, başarısızlıkla sonuçlanarak red cevabı alacaktır. Ve kâinatta süregelen fıtri akım tarafından hiçliğe atılacaktır. Bu açılardan peygamber (ASV)’ın başarılarını incelediğimizde, hareketinin ve kurduğu düzeninin temellerini, başarı unsurlarının oluşturduğunu görürüz.
Sünnetullaha tam uygundur; Allah’tan vahiy almasına rağmen savaşta zırh giymiştir. Yaratılışa ve fıtrata tam uyumlu ve dosttur; kendisine düşmanlık edenlerin bile emanetlerini sorunsuz olarak korumuştur. Yalansız, dürüst ve dosdoğru duruşuyla fıtrat tarafından “el-Emin: en güvenilir” ilan edilmiştir. Hayatı, bu başarı unsurlarının örnekleriyle doludur.