ELEŞTİRMEK
Toplumsal etkiler doğuran konuların müsebbiplerini desteklemek kadar eleştirmek de doğaldır.
Eleştiri,
Kimi zaman suistimali durdurmaya yönelik olacağı gibi kimi zaman da daha iyiye yöneltme amaçlı olmalıdır. Eleştirenin kendi menfaati ya da aklını kiraya verdiği birilerinin menfaati icabı olmamalıdır.
Aynı zamanda bir toplumun eleştiriden fayda görmesi için, eleştirilenin asgari düzeyde de olsa belli başlı amp-img width='1.33'
height='1' layout='responsive'elere sahip olması gerekmektedir.
Şöyle ki,
Eleştirilen; akıl sahibi olmalıdır, dengeyi kaybetmeyen, yaptığını unutarak ya da olayları birbirine karıştırarak inkar etme hastalığı taşımıyor olmalıdır.
Eleştirilen; fıtrat itibarıyla iftira atma ve insanları birbirinin üzerine kışkırtarak kendi yaptığı suistimalleri örtmeye çalışan bir tıynette olmamalıdır.
Eleştirilen; irade sahibi olmalıdır. İradesi, sinsi birkaç yakınının uhdesinde ve kontrolünde olmamalıdır.
Eleştirilen; ruh sağlığı açısından ağır bir teşhis konulmuş kimse olmamalıdır.
Bu maddeleri daha da uzatabiliriz. Ancak konuyu özetle sunabilme adına 4 madde ile iktifa ediyorum.
Yukarıda bahsettiğimiz 4 madde çerçevesinde geçer not alabilen bir kişiyi eleştirmek, etki alanı altında olan topluluğun faydasına sonuç verecektir. Aksi taktirde eleştirilen; yönetmek yerine savrulmaya girecek ve o topluluk zarar görmeye devam edecektir.
-Peki, geçer not alamayan bir kişinin eleştirilmemesi çözüm müdür? Bunu mu öneriyoruz?
-Hayır. Elbette bunu önermiyoruz.
Eleştirilen ne kadar dengesiz olursa olsun yapıcı bir şekilde eleştiri devam etmelidir. Edecektir.
-Peki akıbet nereye varacaktır?
-Akıbet, topluluğun farkındalık kazanmasına doğru gidecektir. Eleştirilenin düzelmesinden vaz geçilmiş olsa da topluluğun zihninin berraklaşmasına katkı sunulmuş olacaktır.
İlk yol ayrımında söz konusu kişi bertaraf olacaktır. Ancak onun yerine geçecek kişinin seçiminde topluluk, isabet etmeye gayret gösterecektir. Belki kısa vadeli değil ama orta vadeli bir kazanım olacaktır. Ancak kazanım, kazanımdır.
Kendini ve kentini geliştiren yöneticilerin başta olduğu şehirler ve şirketler bu ve bunun gibi kazanımları ıskalamayan organizmalardır. Bu anlamda, şehirlerin ve şirketlerin yönetimi birbirine çok benzemektedir. Her iki organizma da, dengeli ve liyakat sahibi kimseler tarafından yönetildikçe inkişaf ederler. Kimi şehir veya şirket, kimilerine göre daha ileride, kimileri ise daha geride bir gelişmişlik mesafesi kat etmiştir.
İleri veya geri kalmışlık; işte bu bahsettiğimiz kazanımların ne denli ıskalanıp ıskalanmadığıyla doğru orantılıdır. Örnekleri gözünüzde canlandırıp beş dakika düşündüğünüzde ne demek istediğimi net olarak anlamış olacaksınız.
Sağlıcakla kalın.
Sağlıcakla yönetin/yönetilin.