İSYAN AHLAKI
Yazımızın başlığı Nurettin Topçu’dan mülhem. İsyanın ahlakı olur mu? Ya da yazımızın girizgâhında meramımızı ortaya koyabilmek için her soru esasen sorundur yaklaşımımızdan hareketle çokça başvurduğumuz gibi soru/nu ortaya koyabilmek için soralım: İsyan için, karşı çıkmak için, eleştirmek için muhalefet etmek için bir ahlaka ihtiyacımız var mı?
Jean-Paul Sartre, “Estetik Üzerine Denemeler” inde; “Muhalefet Estetiği” diyordu. Muhalefet ama estetik bir muhalefet. Sizce de ilginç değil mi? Muhalefet edeceksin ama aynı zamanda estetik kaygıyı her zaman taşıyacaksın. Varoluşçu düşünür, muhalefetin şartını da bir anlamda var oluşa bağlayarak sorumluluk almayı önceliyordu. Ahmet İnam, “Mutsuzluk Ahlaksızlıktır” kitabında, Sartre’nin “Muhalefet Estetiğine” paralel düşünebileceğimiz bir kavram kullanıyor. “Müeddep İsyan” yani “Edepli İsyan”: “Muhalefetin hem estetiği hem de etiği vardır. Karşı çıkmanın bir yolu yordamı olmalı. Bir insanı eleştirirken dikkat edilecek birkaç nokta var: öncelikle neden eleştirdiğimizin farkında olmamız lazım…”
Evet, eleştiri her şeyden önce bir sorumluluk yüklenmek için olmalıdır. Görevden kaçmak, vazifeyi terk etmek şeklinde gerçekleşen, kendini sorundan müstağni gören eleştiri sorunu çözmek bir yana başlı başına bir sorun olacaktır. Sanırım burada eleştiriyi niye yapıyoruz sorusu, eleştiri karşısında durumumuzu ortaya koyma bağlamında önemli bir soru. Eleştirmek, karşı çıkmak ya da muhalefet etmekte bir isyan ahlakı ile kuşanmak tam da bu noktada eleştirdiğimiz hususu ya da kişiyi aşağılamak için değil yanlıştan kurtararak iyiye, güzele, doğruya yöneltmek için yapılmalıdır.
İsyan Ahlakı; ahlaka dayalı bir isyanı ortaya koyacaktır. “İsyan ahlakı”, eleştiriyi dışarıdan önce kendine bakmaya, kendini görmeye, kendini bilmeye ulaştıracaktır. “Kendini bilen, Rabbini bilir.” İsyanın ahlakı ulvi bir sonuç olarak Allah’a yaklaştıracaktır. Nurettin Topçu bunun için; “Evet, isyan” diyordu. İsyanla ahlakı yan yana getirmesinin sebebi; sorunlu bir hal olan isyanı, sorumlu bir hale dönüştürmek içindi. Onun isyanı ahlaklı ve asil bir isyandır. Onun isyanı Allah’a yaklaştıran bir isyandı. Onun isyanı; insana sorumluluk yükleyen, insanı hakiki hürriyete kavuşturan bir isyandı. Çünkü mesuliyetten arındırılmış hürriyet vahşete dönüşecektir. “İnsanın isyanı her şeyden önce kendi tabiatına karşı, kendi iç kuvvetlerine dar ve bencil arzularına karşı isyandır. İç kuvvetlerinin zorbalığından kurtulan insan, evrensel sorumluluk yüklenir… Bizim isyanımız anarşi değildir; ebedî ve âlemşümul merhamet nizamına bağlılıktır. Onda, gayesi olan ve kendisine ihtirasla çevrilmiş bulunduğu namütenahi kuvvete itaat vardır. Bu itaat, en mükemmel teslimiyettir…”
Hiçbir şey üretmeyen insanların, hayatın her alanında karşılaştıklarını sürekli olarak eleştirmeleri, sürekli bir mutsuzluk hali, sürekli bir eksik bulma, yerme hevesi çokça karşılaştığımız bir durum. Eleştiri kültürü elbette olacaktır ancak daha iyisini ortaya koyamayan, daha güzeline vesile olmayan eleştirinin yersizliği açıktır. Eksikliğini görmüş olduğunuz hususlarda teklifiniz yoksa tenkidiniz lafı güzaf olmanın ötesine geçemeyecektir. Ne diyoruz; teklifsiz tenkit tehdittir. Eleştirinin, tenkidin, karşı çıkmanın yerinde olması; niçin eleştirdiğimiz, neye hizmet ettiğimiz ve sonuçları itibariyle nereye ulaştığımız ile ilgili. Yapılan eleştiri mevcut durumu daha iyi bir noktaya götürebiliyorsa, bir katma değer ortaya koyabiliyorsa o zaman yerindedir. Değilse mevcut durumu daha kötü hale getirecek, mevcudun da elimizden gitmesine sebep olacak eleştirinin, tenkidin, muhalefetin yersizliğinde hiçbir kuşku olmayacaktır
Sahi eleştirdiğimiz ve karşı çıktığımız hususlara niye karşıyız; düzeltmek için mi yoksa daha fazla bozulması için mi? Soru önemli. Aşağılamak için mi karşı çıkıyoruz yoksa hatalardan uzaklaştırarak; güzelleştirerek yüksek kültüre ulaşmak için mi? Hali hazırda çokça karşılaştığımız; sürekli “muhalefet” eden, her şeye ve herkese karşı çıkan marazi hal bize iç açıcı şeyler söylemeyi zorlaştırıyor. Biz gene de eleştirinin, karşı çıkmanın ya da isyanın ahlakını savunalım ve “Muhalefet Estetiği”ne bağlı kalarak, “Müeddep İsyan” diyerek eleştirdiğimiz hususlarda yok etmekten çok var kılmaya bir yol olacak “İsyan Ahlakı”na sarılalım.