YASALARDAN VE TASALAR?
Beşeri yasalarla idare edilen toplumlarda, korkular insanların tepesine biner; tasa ve kederlerin sonu gelmez, âdalet mekanizması yara alır, toplumda kutuplaşma ve tefrika alır başını yürür. İnsanlık tarihi boyunca, bu gerçek daima böyle baş göstermiş ve bu günlere kadar da hep böyle gelmiştir.
İslâm hukunun yürürlükte olmadığı ülkelerde, egemen güç ve beşerî otoriteler; kurmuş oldukları parlento veya kurultaylarda; keyfi, cebri, insan ürünü bir sürü yasa, taslak, kanun, hukuk (!) menzumelerinden mürekkep metinler meydana getirip ve, modern deyimle vatandaş dediklerine dayatılır!
Al sana, vatandaş; ya seversin, ya terk edersin sloganının arkasına sığınan seçilmiş ve atanmışlar zümresi; yönetikleri ülkeyi babalarının çiftliğiymiş mantığıyla evirip çevirip kevgire dödürmekle; kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi inanmayan, istedikleri şekilde giyinmeyen, Avrupalı kefere modacılara ayak uydurmayan herkese; öcü gözüyle bakar, kimi zaman bölücü, kimi yerde isyancı, ve kimi zaman da onları istikrarı bozmakla suçlayıp potansiyel suçlu ilan ederler!!
Kanunlar ve yasalar, şayet bir ülkede; birilerine öz, birilerine de üvey evlat muamelesini reva görenlerin ellerinde halaç pamuğu gibi sağa sola çekiliyorsa; bu, o ülkede Allah'a ve onun emir/nehiylerine iman edip ve ona göre yaşamak isteyenlere hayat hakkının tanınmadığı, hürriyetlerinin ipotek altında olduğu anlamına gelmektedir. Kumarhanelerin ve Kumarcıların, içki fabrikalarının ve içkicilerin, zina evlerinin ve zinakârların; yasalarla korunduğu ama; Allah'ın hüküm ve hakimiyetini, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sünetini ve davasını savunan Müslümanların; huzur ve asayişi (!) bozmakla suçlandığı bir toplumda; Karunların Musa'ların canlarına kastettikleri anlamına gelmektedir.
Şayet halkının çoğunun Müslüman olduğu bir ülkede; dindar insanlar inandıkları gibi konuşamıyor, inadığı gibi giyinemiyor ve yaşayamıyorlarsa; o ülkenin ipinin, din karşıtı tasacı güçlerin elinde olduğu anlamına geldiği bilinmelidir! Yasalar veya kanunlar, fertlerin giyim kuşam ve inanış şekilleriyle uğraşmak yerine; herkese eşit bir şekilde ve adilene olarak muamele etseler/etselerdi, toplumdaki kargaşa, öteleme, ırkçılık, gerginlik ve husumetin yerini; barış, saygı, huzur ve asayişin alması söz konusu olabilirdi!
Şayet bir toplumda, yaasalar tasa ve kedere yol açıyorsa; bu, o yasaların beşer ürünü olduğunun en açık göstergesidir! Bugün yaşadığımız modern dünyada, tasa ve huzursuzlukların temelinde, beşeri yasaların sebeb olduğu nedenlerin yattığını hiç kimse inkâr edemez. Kalın sağlıcakla efendim.
25 Ağustos 2022