BAŞARININ YOLU GÖNÜL ALMAKTAN GEÇER
Muhterem Kardeşlerim…
Başarının yolu gönül almaktan geçer.
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinimize hizmet ederken başarının yüzde sekseni gönül almak, kalb incitmemektir. Maiyetini, yani ailesini ve emri altında çalışanları üzmemektir. Kimsenin bedduasını almamaktır. Geriye kalan yüzde yirmisi de, çalışmaktır. Sebebe yapışmak için çalışmalı, ama başarının zerresini bile kendimizden bilmemeliyiz. Cereyan gelmeyince motor çalışmadığı gibi, bu büyüklerden de himmet gelmezse hizmetler durur. Yoksa hâşâ, dine hakkıyla hizmet etmek gibi zor bir vazife, bizim gibilerin yapacağı iş değildir.
Efendim;
Büyük zatlar, hiç kimsenin kaşına, gözüne veya işine bakmaz. Allah korkusuna, kalbindeki ihlâsa ve maiyetine karşı olan şefkatine bakarlar. Bir kimse, maiyetini kırıyor ve üzüyorsa, yaptığı hizmet ne kadar büyük görünürse görünsün, hiç kıymeti yoktur ve hizmetleri onu asla affettirmez. Ama din kardeşinin kendinden bin kere daha aziz, bin kere daha makbul, bin kere daha emin ve bin kere daha şefkatli olduğuna inanan kimse, çok kıymetlidir ve büyükler böyle kimseleri çok severler.
Asıl mayamızı kaybetmemeliyiz, parayı âhirete tercih etmemeliyiz. Parada sevgi, şefkat, merhamet ve af yoktur. Onun için, dünyaya düşkün olanda, insanlara karşı hiç af ve merhamet bulunmaz. Fakat kendileri de gece gündüz acı ve ızdırap içinde yaşarlar. Keyifli gözükseler de, neşelerinin hepsi sahtedir. Bir lokmayı bile ağız tadıyla yiyemezler. Çünkü para canavardır, engerek yılanıdır. Kalbe yerleştirilen bu yılanın her an sokması, o kimseyi her an rahatsız etmesi gayet tabiîdir.
Âhirete inanan ve âhiret için çalışanda ise şefkat, merhamet, af, cömertlik, gözyaşı ve sevmek vardır. Onlar için Allah sevgisi her şeyin üstünde olduğundan, oraya ne yılan ne de şeytan girer. Dünyanın en mutlu insanı onlardır. Âhireti dünyaya tercih ettikleri için de, Allahü Teâlâ o parayı, o dünyayı onlara hizmetçi yapar.
Nitekim Cenab-ı Hak bir Hadis-i Kudsîde, “Ey dünya, bana hizmet edenlere hizmetçi ol! Sana hizmet edenler de, senin hizmetçin olsun! Onlara zorluk çıkar! Onları her iyilikten, her güzellikten mahrum et” buyuruyor. O hâlde, hem dünyaya, hem de âhiret nimetlerine kavuşmak için tek gaye, Allahü Teâlâ’nın dinine hizmet olmalıdır.
Ne yaparsak Allah bizden razı olur
İsrailoğulları benzer bir suali Musa aleyhisselama sual etmişlerdir. Allahü Teâlâ, “Onlar benden razı olurlarsa, ben de onlardan razı olurum” buyurdu. Yani başına gelen belalara katlanmak, ona buna şikayet etmemek, Allah’tan gelen her şeye razı olmaktır.
Musa aleyhisselam, “Ya Rabbi en çok buğzettiğin kimdir?” diye sual etti. Allahü Teâlâ, “Bir kul, benden hayırlısını isteyip ben de ona hakkındaki hükmü gönderince ona rıza göstermeyendir” buyurdu. Allahü Teâlâ’nın takdirine razı olmalıdır!
Yaratığın, Yaradan’a itiraz etmesi, O’nun işini beğenmemesi asla caiz olmaz.
Birkaç örnek:
1- Biri, ya Rabbi beni niye dünyada yarattın da, göklerde, gezegenlerde yaratmadın diyemez.
2- Zenci, beni niye beyaz yaratmadın diyemez. Esmer, beni niye sarışın yaratmadın, sarışın, beni niye buğday tenli yaratmadın diyemez.
3- Çirkin, beni niye güzel yaratmadın, güzel de, beni niye daha güzel yaratmadın diyemez.
4- Cüce veya kısa kimse, beni niye uzun yaratmadın diyemez. Çok uzun biri de, beni niye normal yaratmadın diyemez.
5- Sakat doğan, beni niye sakat yarattın diyemez. (Kel, kör, sağır, dilsiz, felçli, çolak gibi)
6- Hasta doğan, beni niye hastalıklı yarattın diyemez. (Deli, geri zekalı, hiper aktif gibi)
7- Bir kimse, beni niye daha zeki, daha akıllı, daha kabiliyetli [yetenekli] yaratmadın diyemez.
8- Erkek, beni niye kadın yaratmadın, kadın da beni niye erkek yaratmadın diyemez. Bir insan, beni niye melek veya cin yaratmadın diyemez. Cin de beni niye insan yaratmadın diyemez.
9- Bir insan, beni niye bir hayvan, mesela aslan, köpek, eşek, yılan yaratmadın diyemez. Bir hayvan da beni niye insan yaratmadın diyemez. Yılan, beni niye ayaksız yarattın, beni niye bir aslan olarak yaratmadın diyemez.
10- Bir insan veya hayvan, beni niye, gül, lale gibi bir çiçek veya çam, kavak gibi bir ağaç olarak yaratmadın diyemez.
Bunlar doğuştan yaratılan durumlardır. Hiç kimsenin yaratılışı için bir şey demeye hakkı yoktur.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet ve dinen görevinin bilincinde olan kullarından eylesin. (Amin)