ANKARA, BiR BAŞKASIN.

Başkenti, bu kadar güzel görmemiştim açıkçası. Peki neden? Ankara, Başkent olalı, temiz ve düzenli olması ile hep konuşulur. Evet, Hemşehrimiz olan Sn. Melih Gökçek' in eserleri ortada. Geniş caddeler, duble yollar. Hiç trafik derdi olmadan, bir uçtan bir başka uca seyahat etmek. Yemyeşil parklar. Çiçek bahçesine dönmüş bir şehir. Şehirler, medeniyet nişanesidir. Derli, toplu ve nezih şehirler. Ankara 'da bir değişen başka bir durum ise, selüliti. Eskiden Ankara da, namaz kılınacak bir mescit ve cami bulmak hayli zor idi. Peki, ya şimdi? MİLLET CAMİSİ. Bir başka renk vermiş başkentte. Mimarisi ve çevre düzenlemesi ile, gerçekten bir manevi atmosfer salgılıyor insan ruhuna. Ve yanı başından bulunan 15 Temmuz şehitleri. Gazi şehir olmuş. Şehitler abidesi ile, ben de varım diyor. Hacı Bayram Veli mekanı. İnsana bir başka huzur veriyor. Ankara 'nın merkezin de. Hele, okunan ezanlar ile bir başka serinlik veriyor insan gönül dünyasına. Maşallah, tüm müezzinler bir başka. Her okunan ezan, ardından tekrar dinlenme isteği veriyor gönüllere. Hacı Bayram Veli Camiin de, ezan okunduğu anda, bir bayanın kendinden geçercesine bu ezan ile huzur bulduğuna şahitlik ettim. Hem de gözyaşı ile birlikte. Bu atmosfer, insanları derinden etkiliyor. Hele bir de son zamanlarda yapılan bir cami var ki, adeta bir küçük Sultan Ahmed Camii ni andırıyor. Ulus meydanın hemen yanı başında. Melike Hatun Camii. Evet, Ulus meydanın yanı başının seçilmesinin bir nedeni var. Diye düşünüyorum. ÇÜNKÜ, ezan sesinden yoksun bırakılmış bir mekan idi. Ulus meydanı. İnsan yığınları ile dolup taşan bir mekanın, en büyük bir ihtiyaçı bu minarelerden yükselen ezanlar. Her taşta, kimin emeği varsa, her nefeste kimin emeği varsa, Rabbım ebeden onlardan razı olsun. Evet, Bu milletin başkenti, nereden nereye Aks etmiş. Bir farklı şehre dönüşmüş. Bu da, şehir medeniyetinin  sadece, insan ve taş yapılardan olması farklı yönünü gösteriyor. Tacettin dergahı. Merhum Mehmet Akif Ersoy'un ebedi mekanı. Ömrünü geçirdiği, ebedi alem ile ilgili bir çok kere doyasıya yaşadığı yer. Şimdi ise, ondan kalan bir çok eser. Kendisinin  kullandığı kalemi, defteri ve tabiki istiklal Marşı. Tüm canlılığını hala orada. Ankara 'ya yolu düşenin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yer. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu da bu mekanda, EBEDİ istirgahı. Hem ziyaret hem de, sizi geçmişe götürebilecek bir çok eser. Tavsiye ederim. Bu süreçte, Ankara da ki evini bize açan Yeğenim Hüseyin KORKMAZ 'a da teşekkür etmeden geçemiyorum. Kalın selametle...