BİR DOKUN BİN AH İŞİT

  Geçen akşam eski bir dost ile hasbihal ettik biraz. Bir dokunsam bin ah işitiyordum. Çok dertli, çok kederli, çok içten konuşuyordu. Yer yer duygularıma tercüman oluyordu. Ulaştığın bazı tespitleri ve gerçekleri başkasından duyunca rahatlıyorsun bir nebze. Çünkü yalnız olmadığını anlıyorsun. Neler söylemedi ki!   Etrafıma bakıyorum İslam'ı kendisine gerçekten dert edinenlerin hepsi yoksulluk ve sefalet içinde yüzüyor. Haram-helal endişesi taşıyan benim gibiler akşam evine bir parça ekmek bile götüremiyor. Faiz diyor Kur'an ama günümüz ekonomi dünyası baştan ayağa faiz üzerine kurulu. Kur'an Riba diyor ama ribanın tam olarak ne olduğu ve neye karşılık geldiği belli değil. Kurban olduğum Peygamberimizin en basit ve sıradan halleri için gökten onlarca ayet yağdıran Rabbim bizim o kadar hayati ve büyük sorunlarımız için hiçbir ayet göndermiyor artık. Söyle bakalım şimdi, suç kimde? İslam'a göre yaşamak istiyorum ama İslam ne? Bir sorunum oluyor ama onu İslam'a arz edemiyorum. Eskiden bir İslam vardı, şimdi yüzlerce İslam çıktı ortaya.   Şüpheli şeylerden sakının diyor ama neye el atsam şüpheli. Günümüzde şüpheli olmayan tek şey yok. Bu endişe ile ne yapabilirim? Kişiye ancak çalıştığının karşılığı var diyor ayet-i kerime. Biri sabahtan akşama kadar inşaatlarda alın teri döküyor, aldığı para yüz elli veya iki yüz lira. Diğeri göbeğini büyütmüş, ömrü hayatında tek bir iş yapmamış bir ihaleye giriyor, trilyonlarca para alıyor. Onun çocukları özel okullarda okuyor, doktor, hakim, iş adamı oluyor, benim çocuklar benim gibi işçi oluyor. Söyle bakalım bu nasıl bir adalet? Anlamadığım Kur'an mı günümüze göre değil, biz mi Kur'an'a göre değiliz? Kur'an'a göre yaşamak isteyince ölene kadar akibetim yoksulluk ve sefalet olacak gibi görünüyor. Seyyid Kutup, Mevdudi, Bediüzzaman bunları okuyarak gençliğimiz heba olup gitti. Kâfir dediğimiz insanlar bizden çok daha adil, dürüst ve mert insanlar. İktidara gelince her şey düzelecek diyorduk, iktidar olduk her şey çok daha kötü oldu. Bir yerlerde bir yanlışlık var ama bunun ne olduğunu çözemedim bir türlü...   Bunlara benzer daha çok şey söyledi. Teselli babında kendisine bir şeyler söylemek istedim ama çığlık atan birine nasihat çekmek tek kelimeyle edepsizlik olurdu. Çaresiz sükut ettim ve sessizce izin isteyip ayrıldım. Otobüste söylediklerini düşündüm uzun uzun. Hangi allame gereksiz tevillere kaçmadan bunların yanlış olduğunu söyleyebilirdi?