BENCİLLİK RUHİ BİR HASTALIKTIR
İnsanoğlu yaratılışı itibarıyla, tammahkardır. Hep kendisi için ister, başkasına hiçbir şeyi layık görmez, başkasına hiçbir şeyi yakıştırmaz. Hep kendini düşünür durur. Kendisinin her şeyin en iyisine daha layık olduğunu savunur, yada öyle görünmeye çalışır. Bu gerçek, genel bir kaide olmasa da, işin görünen yüzü ve resmi çoğunlukla budur, böyledir.
Paylaşırken, lokma'nın büyüğünü kendine ayırır, taksimat yaparken; kurt taksimi misali zalimane davranarak üleştirir. Adalet, hakkaniyet, hak hukuk der başka bir şey demez ama fırsatı eline geçirdi mi; timsah gibi davranır... Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in deyimiyle: "
Allah'ın on kulu bekleyedursun on pul,
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa,
Yaşasın kefenimin kefili karaborsa! şiirin diliyle, adaletten firar etmiş olan zalimlerin gerçek yüzlerini ortaya koymaktadır! Bakınız Aziz ve Celil olan Rabbimiz, Kerim kitabımız Kur'an'i kerimde mealen şöyle buyurmaktadır:
"Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. (Nisa 135)
Adalet, yerdeki insana ve havadaki kuşa varıncaya kadar herkes için gerekli olan, evrensel ve cihanşümul ilahi nizamın adıdır!...
İlahi Adaletin kaim olduğu toplumlarda, hukuk önünde; amir ile memur, komutan ile asker, iş veren ile işçi, bey ile maraba, köylü ile kentliye eşit şekilde muamele edilir. Allah'ın dininde; adam kayırma, akrabaya özel tolerans tanıma, torpil geçme ve benzeri davranışlar yasak oldukları gibi; Allah'ın ebedi mahkmesinde ise cezayı muciptir...
Kul ürünü olan kanunların egemen olduğu toplumlarda, bırakın adalet mekanizmasının düzgün işleyişini; haramlar serbestçe işlenir, meşru olan hakların önüne ise hemen yasal (!) değildir gerekçesiyle yasaklar takoz gibi öne çakılır! Şayet bir toplumda, Adaletli gelir dağılımı ilahi emirlere göre yapılmıyorsa; o toplumun ecel terleri döktüğüne şahit oluyorsunuz demektir.
Bu bir keramet değil, maziden ders; istikbale tecrübe hisleriyle bakabilmektir. Şöyle bir deyim vardır: "Eceli gelen keçi, çobanın ekmek torbasına dadanır." Peki, eceli gelen beşeri sistemler neyle uğraşırlar? Onlarda Allah'ın dini/Şeriatıyla ve Allah'ın Salih kullarıyla uğraşıp dururlar ki, bu da onların musalla taşına yatacaklarının habercisidir.
Modern çağda, insi kurtlarla insi çakallar, modernce birçok yerde makam ve mevkileri işgal etmiş durumdalar. Zalimlik yaparlar ama perdenin önünde görünmezler. Hırsızlığın dik alasını yapar, ama hep şeffaf (!) görünmeye çalışırlar. İhale, arsa, zimete geçirme, kirli işlere bulaşma ve zamparalığın binbir şeklini irtikap ederler ama toplum içinde; dava adamı, kanaat önderi, söz sahibi, ara buluculuk vasıflarıyla insanların önüne çıkmakta çok mahirdirler.
Dilbazdırlar çok konuşur az iş yaparlar. Çeneleri kuvvetli, hatip gibi konuştuklarına sırayı kimseye vermezler, caka ve kibirde üstlerine yoktur. Dik kafalı ve acımasızdırlar, avcı gibi sinsi ve gizlidirler. Kurt, tilki, çakal, daha ne kadar merhametsiz vasıf varsa hepsi onların boyunlarının rozeti. Menfaatperest ve cimridirler... Gülümser yüzlerinin arkasında, binlerce hile, alavere,dalavere, film ve fırıldaklık saklıdır. Yani, bencillik; söz konusu kimselerin ruhlarına işlenmiş ve onların manevi olarak hasta olmalarına sebep olmuştur. Rabbim cümlemizi, söz konusu vasıf ve karakterlerden muhafaza eylesin. Amin. 23 Haziran 2022.