YOLCULUĞUN SELAMETİ YOLDAŞA BAĞLIDIR
Son dönemde birçok yönetici “siyasi gidişatını yönlendirmesi için” yakın bir çalışma arkadaşı ediniyor.
Bunun yanı sıra “idari gidişatı yönlendirmesi için de” güvendiği bir çalışma arkadaşı daha edinerek, idari operasyonu da ona emanet ediyor.
Özünde çok doğru ve profesyonel bir karar olmakla beraber, yöneticinin “adam seçme” kabiliyetine bağlı olarak çok büyük riskler de barındırıyor.
Şöyle ki;
-Şayet edindiğiniz “siyasi yönlendiriciniz” haris bir kişiliğe sahipse; siyasi yönden bir müddet gündemde kalırsınız fakat bir müddet sonra “harisliğin vermiş olduğu akıl örtücülük” sizi uçurum aşağı yuvarlayabilir.
-Diğer yandan edindiğiniz “idari yönlendiriciniz” duygudan uzak, ekibi kolay satabilen, içe kapanık biriyse; (idari açıdan çok sağlam bir kadroyu bile) kısa vadede dişe dokunur kısmından başlamak suretiyle dağıtabilir.
Bu da, yönetici açısından tıpkı “siyaseten uçurumun eşiğine geliş” gibi “beklentileri boşa çıkarma” buhranını doğurur.
Demek ki neymiş?
-Yoldaş, yoldan önemliymiş. Yoldaş seçimi, yolu nasıl bitireceğinizin en önemli faktörüymüş.
Yoldaş edinin. Ama kimi?
-İşte bu konudaki isabet, doğrudan sizin kalibrenize bağlı.
Tecrübe, bilgi ve idarecilik yeteneğiniz varsa, düzgün yoldaş seçersiniz ve zaten sizde olan cevheri daha hızlı açığa çıkarırsınız. Yok eğer sığ bir ufka sahipseniz, düşük profilliyseniz, laflarınız bile çapınızı aşıyorsa, düzgün yoldaş seçme şansınız çok düşüktür.
Hele bir de; yönlendiricileriniz, inisiyatifinizde olmadan sizi yönlendirmekteyse (birinci ve ikinci derece akraba gibi, arkadaş gibi), o zaman zaten size diyecek hiçbir söz yok. Tabiri caizse doğuştan bir dezavantaja sahipsiniz ve sürekli gölge altında yaşamış olma halinizden dolayı hem yol kazaları hem de yoldaş beceriksizlikleri sizi peş peşe perişan etmektedir.
Bu gibi durumlarda, toplumsal huzur için bir an evvel elinizdekileri yere bırakın ve bulunduğunuz konumdan usul usul uzaklaşın. Bunun da saygın bir şekilde olmasını pek beklemeyin. Zaten kendi iradeniz ipotekli olduğundan siz beklemezsiniz de en azından sizi yönlendirenlere, beklememelerini telkin edin.
Mesela;
-Çocuklarınızla ilgilenin, varsa torunlarınızı sevin, bahçenizi ekin, sulayın. Ama akıl ve bilgi gerektiren bir şey olursa (bahçeye ilaç atılması gerekliliği gibi), sakın sizi bu hale sokan yönlendiricilerinize danışmayın, işin uzmanı olan bir ziraatçıya danışın.
-Kalmışsa, samimi dostlarınızla vakit geçirin. Ama kimle vakit geçireceğinizi, sakın sizi bu hale düşüren yönlendiricilerinize danışmayın. Size tepeden bakmayan ve çıkarcı olmayan samimiyeti arayın.
-O şehirde sokağa çıkamayacak haldeyseniz, göçün bir sahil kasabasına. Ama hangi kasabaya göçeceğinizi, sakın sizi bu hale düşüren yönlendiricilerinize danışmayın. Tecrübeli bir iki kişiye sorun.
-Bol bol kitap okuyun, zihin egzersizleri yapın. Ama hangi kitapları okuyacağınızı sakın sizi bu hale sokanlara sormayın. Zihin egzersizlerine bile onların yüzünden ihtiyacınız olduğunu da zinhar unutmayın.
İyi okumalar.