MÜSLÜMANIN İHTİYÂCINI TEMİN ETMEK

  Muhterem Kardeşlerim… Dinimizin gereği ihtiyaç sahiplerine elimizden geldiğince yardım etmeliyiz. Seyfeddin-i Farukî hazretleri, Muhammed Masum-i Farukî hazretlerinin oğlu ve Silsile-i Aliyye büyüklerinin yirmi beşincisidir. Bir mektubunda buyurdu ki: Allahü Teâlâ’ya hamd olsun. İki Cihânın Efendisi Muhammed aleyhisselâma salât ü selâm olsun. Hâfız Abdülazîm Münzirî, Kırk Hadis-i Şerif adlı kitâbında, İbn-i Ömer hazretlerinden rivayet ediyor:   Resulullah Efendimiz buyurdular ki: “Kim ki bir mümin kardeşinin ihtiyacını temin ederse, mahşer günü ameller tartılırken terazinin başında duracağım. Benden imdat isteyince, ona mutlaka şefaat edeceğim.”   İbni Abbas hazretleri, Peygamber Efendimizden şöyle rivâyet etmiştir: “Hayır ve şer Allahü Teâlâ’dandır. Hayır anahtarları ellerine verilmiş olanlara müjdeler olsun. Şer anahtarları ellerine verilen kimselere yazıklar olsun!”   Afv el-Müzenî babasından, o da dedesinden şöyle rivâyet eder: Peygamber Efendimiz buyurdular ki: “Allahü Teâlâ, insanların ihtiyaçlarını gördürmek için öyle kullar yaratmıştır ki, onlara Cehennem azabı yoktur. Kıyamet günü olunca onlar için nurdan kürsüler hazır olur. İnsanlar hesaba çekilirken onlar Allahü Teâlâ ile sohbet ederler.”   Hazreti Ali rivayet etti. Peygamber Efendimiz buyurdular ki: “Kim ki bir mümin kardeşine yardım ve ihtiyacını temin etmek için harekete geçip yürürse, Allahü Teâlâ’nın yolunda savaşan mücahidler sevabı verilir.”   Ebu Hüreyre hazretleri rivayet etti. Peygamber Efendimiz buyurdular ki: “Kim ki bir Müslüman kardeşinin ihtiyacını temin ederse, Allahü Teâlânın yakın dostu ve veli kulu olur. Bir kimse mümin kardeşinin sıkıntısını gidererek sevindirirse, Allahü Teâlâ o mümine mahşerde, sıratı geçerken iki tane nurdan ışık verir. Bu iki nurun ışığının kudretini yalnız Allahü Teâlâ verir.”   Müslüman’a suizan etmemeli Tam İlmihal’de diyor ki: “Kimseye suizan etmemeli” sözü yanlıştır. Bunun doğrusu, “Müslüman’a suizan etmemeli”dir. Yani, Müslüman olduğunu söyleyen ve küfre sebep olan bir sözde ve işte bulunmayan kimsenin bir sözünden veya işinden hem imanı olduğu, hem de imansız olduğu anlaşılırsa, imanı olduğunu anlamalı, “dinden çıktı” dememelidir.   Fakat bir kimse, dini yıkmaya, gençleri kâfir yapmaya uğraşır veya haramlardan birinin iyi olduğunu söyleyerek bunun yayılması, herkesin yapması için uğraşırsa, yahut Allahü Teâlâ’nın emirlerinden birinin gericilik, zararlı olduğunu söylerse, buna kâfir denir. Müslüman olduğunu söyler, namaz kılar, hacca gitse de buna, (Zındık) denir. Müslümanları aldatan böyle iki yüzlüleri Müslüman sanmak, ahmaklık olur.   Efendim; Geçici lezzetlere, çabuk biten, tükenen dünyalıklara aldanmamalıdır. Kulluk; her an Allahü Teâlâ’ya muhtaç olduğunu bilmek ve Onun Resulüne tam tâbi olmaktır. Kur'an-ı Kerim okunan eve bereket ve iyilik gelir. Melekler toplanıp, şeytanlar oradan kaçar. Nafile ibadetlerin, farzlar yanındaki kıymeti, okyanus yanında, bir damla su gibi bile değildir. Mal biriktirme hırsı olan kimseler, her zaman sıkıntı ve üzüntü içinde olurlar. İhlas, dünya faydalarını düşünmeyip ibadetlerini yalnız Allahü Teâlâ’nın rızası için yapmaktır. Dua, müminin silahıdır ve dinin direğidir. Göklerin ve yerin nurudur. Allahü Teâlâ günahları görür ve örter. İnsanlar ise, görmez ve söyler. En büyük sermaye, Allahü Teâlâ’ya güvenip, insanlardan bir şey beklememektir. Kim gülerek günah işlerse, ağlayarak Cehenneme gider. Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir. Müminde, ihlas ve pişmanlık bulunursa, Allahü Teâlâ onun bütün günahlarını affeder. Eshab-ı Kiram, sadece sohbet ile nihayetsiz kemalata vasıl oldular. Elem ve üzüntü, ayrılık ve musibet, mademki Allahü Teâlâ’nın irade ve takdiri iledir. O halde Ondan gelen her şeye razı olmak lazımdır. En büyük günahlardan biri de, insanlarla alay etmektir. Ahireti verip dünyayı almak, yani Haktan halka yüz çevirmek akılsızlıktır. İnsanlar arasında bulun, fakat kimseye yük olma! Akıllı kimse, korktuğu başına gelmeden önce, onun çaresine bakar. Lüzumsuz şeylerin peşinden koşan, lüzumlu şeyleri kaçırır. Günlerin hayırlısı Cuma, ayların hayırlısı Ramazan, amellerin hayırlısı da vaktinde kılınan namazdır. Tedbirini aldıktan sonra, Allahü Teâlâ’nın takdirine bağlanan, tevekkül sahibidir. Anaya-babaya itaat etmek, büyük günahlara kefarettir. Bir kimse, cahil iken varlıklı olduğu halde, âlim olunca muhtaç hâle düşebilir. Eğer rızk akla ve ilme göre verilseydi, hayvanlar cehaletleri sebebiyle helak olurlardı.   Allahu Teâlâ cümlemizi kendisine layık kul, Habibine layık ümmet eylesin. (Amin)