ELEŞTİRİLMEYENLER
Eleştirinin olmadığı yerde çürüme vardır.
Eleştirilmeyenlerin olduğu yerde de, liyakatten uzak kadrolar vardır.
Maalesef ehil kimselerin her mevkide azalmış olmasıyla birlikte, yöneticiler sürekli pohpohlanarak memnun edilmekte.
Oysa,dürüst ve çalışkan bir yöneticiyi memnun etmek,
—Güzel iş çıkarmakla olur.
—Kârlı yatırımlara vesile olunarak olur.
—Maharet göstermekle olur.
—Sinsilikle kişiler arkasından iş çevirmekle değil, cesaretle sorunların üzerine gitmekle, akılla sorunları çözmekle olur.
Liyakat sahibi olmadan bir konuma gelenlerin çoğunu, astları yönetir.
Güya yönetici olan kendisidir fakat ipler astın elindedir.
Nereye sürüklenirse o yana gider.
Bir de kendinden emin hareketlerle yediği herzeye tüy diker.
Önemli konumlara getirilen kimseler,
—Aynı bölgeden/şehirden/köyden diye,
—Aynı aşiretten/aileden diye,
—Aynı cemaatten/gruptan diye getirilirse,
Sonuç, yukarıda bahsettiğimiz şekilde olur.
Bir bürokratı üst yönetici olarak görevlendirdiğinizi sanarsınız, fakat o işin erbabı değilse, astları ne yana çekerse o yana sürüklenen bir römork görevlendirmişsinizdir aslında.
Devir değişmiştir.
Artık römorkların, vagonların yüküyle yüklenilecek zaman geçmiştir.
Devir, lokomotif olma devridir. Ufuk ve azim devridir.
Bu devri yakalayanlar çağ atlar, ıskalayanlar acınarak anılır.