TEBLİĞE VE DUA ETMEYE TAHAMMÜL EDEMEYENLERİN FARKI NEDİR?

Malum, Kuran'i Kerimde; Lut (a.s) ve sapık kavminin kısası etraflıca zikredilmektedir. Lut (a.s) Mürselat-ı kiramdan olup, İbrahim (a.s) ile aynı dönemde Nübüvvetle görevlendirilmiş ve İbrahim (a.s)'in yeğeni olduğu rivayet edilen, Kur'an'i Kerim de ismileri zikredilen yirmi sekiz peygamberden biridir. Lut (a.s) Sodom ve Gomore isimli iki büyük şehire peygamber olarak gönderilmişti. Ne ki, sapık olan kavmi; Lut (a.s)'un yıllarca tebliğ ve davetine karşı gelmiş, ona iman etmemiş, dahası erkek erkekle homoseksüel denilen kabih ve kerih fiili meslek haline getirmekle; hak yoldan çıkıp ilahi azaba çarpıtılmışlardı. Kadınları bırakıp, erkelere şehvetle yanaşan sapık kavim, hadlerini aşarak; Lut (a.s)'a, bakıyoruz da sen temiz olmayı falan seviyorsun. Daha ileri gidersen şayet, gözlerinin yaşına bakmaz seni buradan süreriz diye tehdit etmişlerdi. Bu kıssa, Kur'an'i Kerimde şöyle anlatılmaktadır: "Lut ailesini memleketimizden çıkarın. Onlar temizlik isteyen (yaptıklarınızdan nefislerini tenzih eden, yahud fenalıklardan uzaklaşan, yaptıklarımızı murdar zan ve takbih eyleyen) kimselerdir." (Neml/56) Devamındaki ayette, "Biz de onu ve geride kalanlarla beraber (azapta) olmasını takdir ettiğimiz karısı müstesna, bütün ailesini kurtardık. Ve onların üzerine taştan yağmur yağdırdık. O peygaberlerinin kotkuttukları azaba inanmayanların üzerine yağan yağmur.  Ne kötü yağmurdu o! (Neml/57,58) Şimdi, kıssadan hisse; günümüzde özgürlük saçmalığı adı altında, kadının kadınla, erkeğin erkekle (sözde evlenmesi) zina etmesine müsade eden modern sistemlerin, Lut (a.s)'in kavminin yaptığı kabih ve çirkef fiillerinden ne farkı var? Değişen nedir? Hiç! Değişen sadece, zaman, mekan ve isimlerin yer değiştirmesidir. Söz konusu zihniyet, dün olduğu gibi bu gün de yarın da aynı şeyi savunuyorlar: "Neymiş efendim, bizim özgürlüğümüze Hiç kimsenin karışmasına müsaade etmeyiz saçmalığıdır. Böyle bir özgürlüğün yüzüne tükürmek lazım,  ama tükürüğe dahi yazık olur. Bakınız, halkının çoğunun Müslüman olduğu Türkiye'sinde; adli yıl açılışında dua eden; DİB Prof. Ali Erbaş hakkında, bu ülkenin suyu ve ekmeğiyle ayakta duran devrim yobazları, Laiklik elden gidiyor, şeriat geliyor bahanesiyle, tahammülsüzlük neticesinde suç duyurusunda bulunmuşlardı! Şimdi Duvar gazetesinin o gün yazmış olduğu haberde, söz konusu zihniyetin maneviyata ne kadar düşman olduklarını, günümüzde özgürlük isteyen homoseksüellerin ve Lut (a.s)'un sapık kavmi ile olan benzer yönlerini sizin yorumlarınıza bırakıyorum. DUVAR - Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), yeni adli yılın ve yeni Yargıtay binasının Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın duasıyla açılmasıyla ilgili olarak; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ve Erbaş hakkında “Anayasayı İhlal” ve “Görevi Kötüye Kullanma” iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Yeni Yargıtay binası ve 2021-2022 Adli Yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılımıyla Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın yaptığı duayla açıldı. Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca’nın da üzerinde cübbesiyle duaya katılması tartışma yarattı. HKP avukatları, Erdoğan, Erbaş ve Mehmet Akarca hakkında, “Anayasayı İhlal” ve “Görevi Kötüye Kullanma” suçlarını işlediklerini öne sürerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Evet, Şimdi gördünüz mü temizliğe düşman, maneviyata düşman, dine imana düşman olan Modern SODOM VE GOMORELİ yobazların çığırtkanlıklarını. Anayasayı ihlalmış. Neyin ihlaliymiş bu? Çıkın dobra dobra, erkekseniz; biz Allaha ve onun peygamberine inanmıyoruz, biz inkârcıyız, Müslüman değiliz  deyin olsun bitsin ve insanlar da sizin gerçek yüzünüzü görsünler. Haydi, yüzünüzdeki kirli maskelerinizi çıkarın bakalım. Nedir ikide bir sıkıştığınızda, laiklik ve Atatürkçülüğün arkasına sığınıp, dine ve dindarlara saldırıp kin ve nefretinizi kusuyorsunuz? Şu bir gerçektir ki, İnsanlık tarihi boyunca, zalim ve zorbaların baş vurdukları öncelikli silahları; daima ölümle tehdit etmek, korkutmak ve sindirme olmuştur... Hürriyet, hak hukuk, insan hakları falan; egemen despotizmin müsaade ettiği kadardır. Lut (a.s), Şuayib (a.s), Hud(a.s), Salih (a.s) ve hasılı tüm peygamberler; gönderildikleri toplumları tarafından ölümle tehdit edilmişlerdir. Çünkü, Allah'ın emir ve nehiylerine göre yaşamak istemeyen toplumlar; nezafet ve hakkaniyet mevzularından ciddi şekilde rahatsız oluyorlar. Mesela, Adli yıl açılışında; Prof. Dr. Ali Erbaş'ın yapmış olduğu duadan rahatsız olup, onun ve Cumhurbaşkanı hakkında suç duyurusunda bulunan zihniyetin kimlerin safında olduklarını göstermiyor mu? Adamların duaya bile tahammüllleri yokken, nasıl olur da insan bunların yaldızlı sözlerine kanıp, onlarla bir arada yaşamaktan emin olabilir? Mesele bundan ibarettir yani.