ZEKÂTI VERİLEN MAL
Muhterem Kardeşlerim…
Sosyalist zihniyetli bir İslamcı, “Zekâtı verilen mal, işletilmezse kenz olur. Bu malı onun elinden alıp fakirlere vermek vacibdir. Bu konuda âyet ve hadis vardır” diyor.
Efendim;
Kenz, faydalı bir maksat dışında, biriktirilmiş, istif edilmiş, stok edilen mal demektir. Zekâtı verilen mallar için değil, verilmeyen mallar için acı azap vardır. Müslüman’ın malında, zekâttan başka, kimsenin hiçbir hakkı yoktur. Bu konudaki bir Hadis-i Şerif şu mealdedir:
“Borcunu ödemek için saklamak veya Allah yolunda harcamak maksadı dışında altın ve gümüşü biriktirmek kenzdir.” [Tirmizî, İ. Ahmed]
Ümmü Seleme validemiz anlatır: Resulullah’a “sallallahü aleyhi ve sellem”, takındığım altın ziynetlerimin, Kur'an-ı Kerimde yasaklanan kenz hükmüne girip girmediğini sordum. “Zekâtı verilecek miktara ulaşan şeyin zekâtı verilirse, kenz sayılmaz” buyurdu. (Ebu Davud, Hâkim)
Zekat nisabı
Zekâtın farz olması için gerekli zenginlik ölçüsünü maddeler hâlinde yazalım:
1- Zekât nisabı, 20 miskal yani 96 gr altın veya bu değerde para yahut ticaret eşyasıdır. Zekât veya kurban nisabına mâlik olana zengin denir. Zengin olma tarihinin üstünden bir sene geçince zekât vermek farz olur. Dinimize göre, karı kocanın mal varlığı ayrıdır. Hangisi zengin ise, zekâtı o verir.
2- Alacaklar nisap hesabına katılır. Alacaklar tahsil edildikten sonra, geçmiş senelerin zekâtları da verilir. Tahsil etmeden de verilebilir. Borçlar, mevcut para veya maldan çıkarılır. Geri kalanın zekâtı verilir.
3- Ticaret için olmayan evler, arsalar, vasıtalar, demirbaş eşyalar zekât nisabına katılmaz. Ticaret için alınan malların, altın, gümüş ve her çeşit paranın zekâtı verilir. Evin, arabanın zekâtı olmaz, fakat araba, ev ve arsa alıp satan, yani işi, mesleği bu olan, bunların zekâtını verir.
4- Zekâta tâbi malların veya paranın, yıl içindeki azalıp çoğalmasına itibar edilmez. Nisaba malik olduktan bir yıl sonra, elde kalan mal, nisabı bulursa, kırkta biri zekât olarak verilir. Zekât, kârdan değil, mevcut paranın ve eldeki ticaret malının tamamından verilir.
5- Kaybolmuş, gasbedilmiş, saklanılan yeri unutulmuş mal ve inkâr olunan alacaklar, nisaba katılmaz ve ele geçerlerse, önceki yılların zekâtları verilmez. Senetli veya iki şahitli yahut itiraf olunan alacaklar, iflas edende ve fakirde de olsa nisaba katılır. Ele geçince, geçmiş yılların zekâtı da verilir.
6- Kadının altın ve gümüşten başka diğer ziynet eşyaları zekâta tâbi değildir. Pırlanta, elmas, zümrüt gibi ziynet eşyalarının zekâtı verilmez. Şâfiî’de ise, kadının altın ve gümüş de olsa, ziynetlerinin zekâtı verilmez. (Hidaye)
7- Nisabın helâk olması, sıfırlanması veya borçlanıp sıfırın altına düşmesi demektir.
8- Zekâtını yanlış hesaplayıp zamanından önce verip de, bir altın zekât vermesi gerekirken iki altın veren, bunu anlayınca, ikinci yıl vereceği zekâttan bu bir altını düşebilir. Eksik veren de, zamanı gelince tamamlar.
9- Çalışanların alacakları maaş veya ücret, ellerine geçmeden önce nisap hesabına katılmaz, çünkü bunlar, hak edilmiş ücretse de, hak edilen mal, ele geçmeden önce mülk olmaz. Maaşlardan kesilen ve henüz alınmamış olan yardım sandığı ve sigorta paraları zekât hesabına katılmaz.
10- Altınla gümüş, ne niyetle saklanırsa saklansın ticaret eşyasıdır. Diğer para ve ticaret mallarıyla nisaba ulaşırsa zekâtı verilir.
11- Borçlu ve fakir olana, hanımı zekât verebilir. Bir hanım mehr-i müeccel olarak kocasından alacağı altınları zekât nisabına katar. Kadının altın ve gümüşten başka diğer ziynet eşyaları zekâta tâbi değildir. Pırlanta, elmas, zümrüt gibi ziynet eşyalarının zekâtı verilmez. Şâfiî’de ise, kadının altın ve gümüş de olsa ziynetlerinin zekâtı verilmez. (Hidaye)
12- Zekât, farz olduktan sonra verilir. Nisaba ulaşan, zengin olduğu tarihi, kameri aya göre bir yere yazar. Mesela, 3 Receb’de zengin olmuşsa, bir yıl sonra Receb’in 3’ü gelince yine nisap kadar parası ve ticaret malı varsa, zekâtını verir. Ramazan ayını beklemez. Günü gelmeden zekât vermekte de mahzur yoktur, çok iyi olur; hatta gelecek birkaç yılın zekâtını önceden vermek de caizdir. Zekâtını yanlış hesaplayıp, zamanından önce verip de, bir altın zekât vermesi gerekirken iki altın veren, bunu anlayınca, ikinci yıl vereceği zekâttan bu bir altını mahsup edebilir.
13- Hisse senetlerinin nâma [isme] ve hâmiline [taşıyana] yazılı olanları vardır. İsimsiz, hâmiline yazılı olanların devir kabiliyetleri vardır. Yani döviz gibi elden ele dolaşır. İstendiği zaman satılabilir. Bu senetler ticaret malı gibi, zekâtın hesap edildiği tarihteki piyasa değeri üzerinden nisaba dahil edilir. Nâma yazılı hisse senedi alan, sene sonunda, fabrikanın demirbaş mallarının haricindeki parasını zekât nisabına dahil eder.
14- Gölde yetiştirilen balıklar satılınca, bu para diğer zekâta tâbi mallarla beraber nisaba ulaşırsa zekâtı verilir. Birkaç ineği olup çok süt satan, ineklerin zekâtını vermez, fakat sene sonunda sütten elde ettiği para zekât nisabına dahil edilir.
15- Namaz kılmayan, oruç tutmayan bir Müslüman’ın da zekât vermesi gerekir. Borçsuz fakire nisap miktarı veya daha çok zekât vermek mekruhtur. Zekât verirken, zekât demek gerekmez. Hediye denilse de caizdir. Zekât, ticareti yapılan maldan veya aynı değerde altın olarak verilir.
Allahu Teâlâ cümlemizi, namazını kılan, orucunu tutan, zekatını veren ve dini vecibelerini yerine getirmeye gayret eden Salih kullarından eylesin. (Amin)