HIV Enfeksiyonu, tüm yaş gruplarında görülebilmektedir. Hastalığın kesin tedavisi bulunmamakla birlikte uygulanan ilaç tedavileri ile HIV/AIDS hastalığından ölümler azalmaktadır. Bununla birlikte uygulanan ilaç tedavisi bulaşıcılığı da engellemekte, HIV(+) anne ve babadan, HIV(-) bebek doğabilmektedir. Ancak hastalığın aşısı bulunmamaktadır.
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tuba Damar Çakırca HIV ile ilgili merak edilenleri şu şekilde anlattı:
“Bugün 1 Aralık Dünya AIDS günü. 1981 yılında hastalığın tanımlanmasının ardından dünyada HIV vaka sayıları hızla artış göstermiş, resmi kayıtlara göre ülkemizde ilk vaka 1985 yılında tespit edilmiştir. 1988 yılından itibaren DSÖ hastalık konusunda farkındalığı arttırmak için 1 Aralık tarihini ‘Dünya AIDS günü’ ilan etmiştir. Dünya AIDS Günü’nün amacı toplumu HIV/AIDS konusunda doğru bilgilendirmek ve HIV enfeksiyonu ile ilgili ön yargıları azaltmaktır.
HIV infeksiyonu tanısını koyma oranını artırmak için en önemli strateji tabi ki hastalığın akla gelmesi ve HIV testi istenmesidir. Bu nedenle hem sağlık çalışanlarımızın hem de halkımızın HIV bulaş yolları ve hastalık belirtiler hakkında bilgilenmeleri çok önemlidir. HIV hastalığı için bazı önemli göstergeler ve bulgular var, özellikle hekim arkadaşlarım bu indikatör bulgular konusunda uyanık olmalı ve HIV tanısı için önemli fırsatları atlamamalıdır.
Nedir bu bulgular? ateş, gece terlemeleri, aşırı yorgunluk, lenf bezlerinde şişme, yeni ortaya çıkan bazen tedaviye dirençli olan cilt döküntüleri, özellikle genç yaşta zona görülmesi, kronik ishal veya cinsel yolla bulaşan başka bir enfeksiyon varlığı, genital siğil gibi durumlarda mutlaka aklımıza gelmeli.
HIV virüsü; korunmasız cinsel ilişki, kan yolu ve anneden bebeğine gebelik, doğum ve emzirme ile bulaşabilir. Bu nedenle HIV konusunda şüpheli teması olan her birey mutlaka HIV testini yaptırmalıdır.
Son olarak her zaman vurguladığımız bir konu var; HIV artık tedavi edilebilir kronik bir enfeksiyon hastalığıdır. Artık çok başarılı tedavi seçeneklerimiz mevcut, hastalarımız tedavi ve takiplerini aksatmadıkları sürece uzun yıllar hayatlarına komplikasyonsuz devam edebilirler".