Yenidoğan çetesinin yargılandığı davanın ilk duruşması, ikinci günde devam ediyor. 22’si tutuklu 47 kişinin yargılandığı davada ilk gün adres ve kimlik tespitleriyle geçti.
İddianamede elebaşı olarak tanımlanan Fırat Sarı'nın da aralarında olduğu sanıklar duruşma salonuna getirildi. 22’si tutuklu toplamda 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması başladı.
Duruşma yoklamanın ardından Hemşire Hasan Basri Gök'ün savunmasıyla devam etti. Gök, Mahkeme Başkanı'nın "Savunma yapacak mısın?" sorusuna "Savcılıkta ve emniyette anlattım. Tekrar anlatmaya gerek yok." yanıtını verdi. Hasan Basri Gök, kimsenin hayrına bir şey yapmadığını savundu.
GÖK: TOPLAM 30-40 BİN LİRA KAZANDIK
Gök, "SGK'dan fazla para alıyorlardı. SGK'dan para almak için hastaları daha uzun yatırıyorlardı. Üçüncü basamaktan en üst düzeyden rapor ediliyordu bebekler. Bütün hemşirelere epikrize yardım ettiği ve diğer işlemler için para veriliyordu." dedi.
Karşı taraftan gelen notlara göre epikrizleri yazdıklarını iddia eden Hasan Basri Gök, "Dolapta olan fazla ilaçları 3-4 kez sattık. Birini gizli sattık, diğerlerini Fırat Sarı'ya verdik. (Hakan Doğukan Taşçı ile birlikte) Toplam 30-40 bin lira kazandık. Fırat Sarı ve İlker Gönen hastaneleri paylaşmıştı." diye konuştu.
Hemşire Hasan Basri Gök, savunmasında hastane ortalamasında aylık 85-90 entübenin dikkat çektiğini iddia ederek "Fırat Sarı bazı hastaların basamak oranlarını düşümemizi istedi." ifadesini kullandı.
"Bebeği öldür" diyaloğu sorulan Hemşire Hasan Basri Gök, "Çirkin bir cümle. Bebeğin sürekli kalbi durup geri getiriliyordu o yüzden. Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu." şeklinde konuştu.
Duruşmayı takip eden İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği de iddianamede adı geçen doktorlar hakkında soruşturma başlattı.
ESKİ BAŞBAKAN DAVUTOĞLU DA DURUŞMA SALONUNA GELDİ
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eşi doktor Sare Davutoğlu da duruşma salonuna geldi. Dünkü duruşmada çıkan gerginlik üzerine Gelecek Partisi'nin avukatı salondan çıkarılmıştı. Kadın Doğum Uzmanı olan Sare Davutoğlu, yıllar önce kendisine bir ihbar yapıldığını ve bu nedenle davaya katılmak istediğini söylemişti.
Sanık avukatı, dinlemelerin usulsüz olduğunu iddia ederek müşteki avukatının bu konuda soru soramayacağını söyledi. Mahkeme Başkanı, sorunun sorulmasına karar verdi.
Hasan Basri Gök'ün de usulsüzlüklerle ilgili Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) başvurduğu öğrenildi. Duruşma, avukatların sorularıyla devam ediyor. Gök'e yöneltilen "112'nin sevklerde parmağı var mı?" sorusuna Sağlık Bakanlığı avukatı itiraz etti. Mahkeme Başkanı, bakanlık avukatının sorunun sorulmaması yönündeki itirazını kabul etti, soru sorulmadı.
Duruşmaya 30 dakika ara verildi.
Duruşma tekrar başladı.
KORKMAZ: DEVLETİ SOYMAK, MİLLETİ SOYMAKTAN ŞEREFLİDİR
Hemşire Deniz Korkmaz savunma yapıyor. Korkmaz da, olayı CİMER'e şikayet ettiğini iddia ederek söz konusu belgeyi Mahkeme Başkanı'na sundu.
"Devleti soymak, milleti soymaktan şereflidir." cümlesi sorulan Deniz Korkmaz, bu sözlerin Kurtlar Vadisi isimli dizinin repliği olduğunu o yüzden söylediğini savundu.
KORKMAZ: HASTANELERDE BUNLARIN OLMASI KAÇINILMAZDI
Deniz Korkmaz "GMZ, Fırat Sarı'nın bana kurdurttuğu bir şirket. Sarı 'Sen de şirket sahibi olursun.' dedi ben de kabul ettim maalesef. Sağlık ve turizm şirketiydi. Sümeyye Nur Arslan ilgileniyordu. Şirketle ilgili Hasan Basri Gök'e vekalet vermiştim." dedi. Hastanelerin, hastaları para olarak gördüğünü söyleyen Korkmaz, "Böyle kabul edilen hastanelerde bunların olması kaçınılmazdı." diye konuştu.
Renas Kılıç'ın erişkin yoğun bakımı doldurmakla görevli olduğunu iddia eden hemşire Deniz Korkmaz, "Yoğun bakımlardaki malzemeleri bile kilitleyen bir insan ki daha az kullanılsın ki daha fazla para kazansın. Benim şikayet etme nedenim bu hastanelerin hastalara para muamelesi yapması. Hiçbir pişmanlığım yok, vicdani hiçbir sorumluluğum yok. Cana kastedecek hiçbir şey yapmadım, zaten bana böyle bir suçlama da yok." dedi. Deniz Korkmaz, hem hastaneden hem de Fırat Sarı'dan para aldığını da söyledi.
İlker Gönen'in avukatı Deniz Korkmaz'a "İsmin neden Deniz? İbrahim Kaypakkaya'yı sever misin?" diye sordu. Sanık avukatı itiraz etti. Mahkeme Başkanı, soruyu sordurmadı. Deniz Korkmaz, Reyap Hastanesi'nin avukatının "Niye şikayet ettiğin hastaneye iş başvurusunda bulundun?" sorusuna "Ne yapalım, taş mı yiyelim?" yanıtını verdi.
GÜNERHAN: DOĞRULARI SÖYLEYECEĞİM
Hemşire Hüseyin Günerhan'ın savunması başladı. Günerhan, "Suçlamaları reddediyorum. Böyle bir örgüt olduğuna inanmıyorum." ifadesini kullandı. Reyap Hastanesi'nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını iddia eden Günerhan, "Ağabeyim de Reyap Acil'de çalışıyordu. Reyap'ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim." dedi.
Kendisinin ilaç satışı yapmadığını iddia eden Hüseyin Günerhan, savunmasına şöyle devam etti:
"Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz. Diğer hastanelere veriyorduk ihtiyaçları olduğunda kullanıyorlardı, benim ihtiyacım olduğunda ben kullanıyordum."
Güney Hastanesi'nde "SGK'ya fatura edilmeyen bir ilaç niye kullanıldı?" diye hırsızlıkla suçlandığı iddia edilen Hüseyin Günerhan, "Ben karşılıklı anlaşıp tazminatımı alıp işten ayrıldım." dedi.
Örgüt üyesi olmadığını savunan Hüseyin Günerhan, "İhmalden kaynaklı cinayetten suçlandım. Herkes Metris'te yatarken ben Silivri'de yattım. Annemden babamdan çok hastaları gördüm ama cinayetten yargılandım. 2 ay sonra ifadeye çağrıldığımda cinayetle suçlandığım söylediğinde savcı bana 'Pardon.' dedi. Ben öldürülmüş olsaydım 'Pardon' mu diyeceklerdi?" şeklinde konuştu.
"Kesinlikle epikriz yazmadım." diyen Günerhan, hiçbir dosyada sahtekarlık yapmadığını da iddia etti. Hüseyin Günerhan "Güney Hastanesi'ndeki hasta dosyalarına bakabilirsiniz. Yazı ve imza karşılaştırılması yapılsın. Tapelerde 'Hüseyin ilaç sattığımızı öğrenirse bizi patlatır.' diyorlar. Buna rağmen ben ilaç satışıyla suçlanıyorum." dedi.
Savcılık ifadesini değiştirildiğini iddia ederek reddeden Hüseyin Günerhan, "Buradaki ifadem geçerli." dedi.
Hemşire Hüseyin Günerhan, hastanede nöbetçi yenidoğan yoğun bakım uzmanı bulunmuyorsa bunun sorumlusunun başhekim olduğunu savundu. Günerhan, evrakta sahtecilik yapmadığını, devleti dolandırmadığını ve kendini doktor olarak tanıtmadığını da iddia etti.
Hemşire Hüseyin Günerhan'a, Sağlık Bakanlığı denetimleriyle ilgili bir soru soruldu. Sağlık Bakanlığı avukatı, sorunun sorulmasına itiraz etti. Mahkeme Başkanı, bu kez sorunun sorulmasına karar verdi. Hemşire Günerhan, "Alt hizmet alınır ama bunun sorumlusu hastanedir." dedi. Çete yöneticilerinden Dr. İlker Gönen'in avukatı ise soru için söz aldığında Sağlık Bakanlığı avukatının itirazında haklı olduğunu söyledi.
DURUŞMANIN 1. GÜNÜ
Günlerce Türkiye'nin konuştuğu Yenidoğan çetesi hakim karşısına çıktı, ilk duruşma 9 buçuk saat sürdü. İşte dünkü duruşmada yaşananlar...
FIRAT SARI: AYLIK GELİRİM 400 BİN LİRA
Çete lideri Fırat Sarı, kimlik bilgisini okumak için sanık kürsüsüne başındaki peruğunu cezaevinde çıkararak geldi.
Sarı konuşmasında, bekar olduğunu belirtti.
Aylık ortalama gelirinin ise 400 bin lira olduğunu söyledi.
Tutuklu sanıklardan İlker Gönen ise kimlik tespiti sırasında, evli ve üç çocuklu olduğunu belirtti.
ÇETE ÜYESİ HEMŞİRE KENDİNİ SAVUNDU
Sanıklardan ilk savunmayı çete üyesi hemşire Hakan Doğukan Taşçı yaptı.
Cimer'e şikayeti yapan kişi olduğunu savunan Taşçı "Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bebekleri iyileştirmek için uğraşmışken, birçok suçtan tutuklanıyorum. Bu nasıl olabiliyor?" sözleriyle kendini savundu.
Yenidoğan servisindeki usülsüzlükleri anlatan Taşçı yaklaşık 3 saat savunma yaptı.
Sanık Hakan Doğukan Taşçı, Şafak hastanesi yöneticisinin Fırat Sarı'ya sevk edilen her bebek için 10 bin TL verdiğini söyledi.
Hemşire Hakan Doğukan Taşçı: Aileden fazla para alınma muhabbeti oldu. Fırat Sarı aileye, total fiyat 30 bin TL demiş hastaneye 20 bin lira ödüyor komisyonu Sarı, kendisine alıyor. Olay duyulduğunda Fırat Sarı, 'Olay üzerime kalmasın, hastane yönetimi duymasın' şeklinde talimat verdi.
Taşçı çalıştıkları hastanelerde uzman olmadığı için hemşire olarak bebeklere müdahale etmek zorunda kaldığını belirtti ve "şimdi doktor olmadığı için ben suçlanıyorum" şeklinde kendisini savunmaya çalıştı.
Taşçı ayrıca savunmasında hastanelerde ölen bebeklerin cenazesi alıkonularak ailelerden para istendiğini anlattı. Kendisinin ise bu konuda ailelere yardımcı olduğunu iddia eden Taşçı, "Bebeğin naaşını vermediler. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum. Çocuğun naaşını verdiler." sözleriyle kendini savundu.
Hemşire Hakan Doğukan Taşçı "Bir çocuğun ihmalden öldüğü düşünülüyorsa diğer çocuğun ihmalden ölmesi beklenmemeli.'' diyerek soruşturmada nisan ayına kadar müdahale edilmemesinden şikayetçi olduğunu belirtti.
Ayrıca hiçbir bebeğe zarar verecek bir şey yapmadığını ve çeteye üye olmadığını iddia eden Taşçı; paraya sıkıştığı için üç kez ilaç sattığını söyledi. İlaç satışından büyük payı alanın Doktor Fırat Sarı olduğunu da öne sürdü.
KİM NEYLE SUÇLANIYOR?
Suçlamalar, günlük 8 bin liralık SGK primini paylaşabilmek adına yenidoğan bebeklerin sağlığının hiçe sayıldığı yönünde…
Çete üyelerinin taburcu olabilecek durumda olsalar dahi bebekleri sahte raporlarla, gereksiz yere ilaç vererek yoğun bakımda tuttuğu tespit edilmişti.
Bebekler şebekenin anlaşmalı olduğu özel hastanelere sevk ediliyordu.
Ne solunum desteği, ne ameliyat ne de ilaç… Bebekler çetenin istediği kadar hayatta tutuluyordu.
Bu süreçte 9’u İstanbul’da biri Tekirdağ’da 10 özel hastane kapatıldı.
Yenidoğan çetesinde kim kimdir, en son ne biliyoruz? 10 soruda bebek çetesi
Yenidoğan vurgununda fezleke hazırlandı: Bebeklere "pasif ötenazi"
Söz konusu yazı üzerine soruşturmada adı geçen Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi'nin ruhsatları iptal edildi.