AIDS, son dönemde Türkiye’de özellikle sağlık gündeminde daha fazla yer almaya başlayan bir hastalık. Ancak hâlâ pek çok kişi, AIDS’in ne olduğu ve bu hastalığa neden olan HIV virüsünün nasıl çalıştığı konusunda net bir bilgiye sahip değil. Bu yazıda, AIDS ve HIV’i daha yakından incelecek, bu hastalığın nasıl bulaştığını ve korunma yollarını ele alacağız.
AIDS NEDİR?
AIDS, "Acquired Immune Deficiency Syndrome" (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) kelimelerinin kısaltmasıdır ve HIV virüsünün vücuda girmesiyle bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zayıflaması sonucunda ortaya çıkar. HIV, yani İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü, vücudun enfeksiyonlarla mücadele etmesine yardımcı olan beyaz kan hücrelerini (T hücreleri) hedef alır ve zamanla bu hücreleri yok eder.
HIV virüsü vücuda girdikten sonra, bu T hücrelerini tahrip etmeye başlar, bu da bağışıklık sisteminin savunmasını zayıflatır. Tedavi edilmediğinde, HIV'in son aşaması olan AIDS'e (Acquired Immune Deficiency Syndrome) yol açar. Bu aşamada, bağışıklık sistemi o kadar zayıflar ki, vücut normalde zararsız olan enfeksiyonlarla bile savaşamayacak hale gelir.
AIDS, kesin tedavisi olmayan bir hastalık olmakla birlikte, modern tedavi yöntemleri ile HIV'in ilerlemesi yavaşlatılabilir ve hastaların yaşam kalitesi artırılabilir.
HIV/AIDS BELİRTİLERİ NELERDİR?
HIV'in vücuda girmesinden sonra, kişi bazen yıllarca hiç belirti göstermeyebilir. Bu dönem, "HIV enfeksiyonu" olarak adlandırılır ve kişi bu dönemde virüsü başkalarına bulaştırabilir. Ancak HIV virüsü bağışıklık sistemini zayıflattıkça, AIDS evresine geçiş yaşanabilir.
AIDS'in yaygın belirtileri arasında şunlar yer alır:
Anormal kilo kaybı
Gece terlemeleri
İshal
Yüksek ateş
Kas ağrıları ve baş ağrıları
Boğaz ağrısı
Lenf bezlerinde şişlik
Ağızda pamukçuk gibi enfeksiyonlar
Ciltte döküntüler ve yaralar
Bu belirtiler, bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu ortaya çıkar ve HIV enfeksiyonunun AIDS aşamasına ilerlediğini gösterir. Ancak bu tür belirtiler sadece AIDS'e özgü değildir ve başka hastalıklarla da karışabilir. Dolayısıyla, HIV/AIDS testi yaptırmak, kesin tanı koymanın tek yoludur.
HIV/AIDS NASIL BULAŞIR?
HIV, vücut sıvılarıyla bulaşır. en yaygın bulaşma yolları şunlardır:
Korunmasız Cinsel İlişki: HIV, cinsel ilişki sırasında vajinal sıvılar, meni veya kan yoluyla bulaşabilir. Cinsel ilişki, HIV'in bulaşmasının en yaygın yoludur.
Kan Yoluyla Bulaşma: HIV, kan yoluyla da bulaşabilir. Özellikle uyuşturucu kullanan kişilerde, ortak iğne ve enjektör kullanımı HIV'in yayılmasında önemli bir faktördür.
Anneden Bebeğe Bulaşma: HIV pozitif bir anne, doğum sırasında veya emzirme yoluyla bebeğine HIV virüsünü geçirebilir. Ancak, doğru tedavi ve önlemlerle bu risk önemli ölçüde azaltılabilir.
Kan Transfüzyonu ve Organ Nakli: HIV'in kan yoluyla bulaşması, kan ve organ bağışı sırasında mümkündür. Ancak günümüzde kan ve organ nakilleri titiz testlere tabi tutulduğundan bu risk çok düşüktür.
HIV ENFEKSİYONUNU ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
HIV'in bulaşmasını önlemek için birkaç temel önlem alınabilir:
Korunmasız Cinsel İlişkiden Kaçınmak: Cinsel ilişki sırasında her zaman prezervatif kullanmak, HIV bulaşma riskini büyük ölçüde azaltır.
Uyuşturucu Kullanımından Kaçınmak ve Enjektör Paylaşımını Önlemek: Uyuşturucu kullanıcıları, iğnelerini paylaşmamalıdır.
Test Yaptırmak ve Düzenli Kontrol: HIV testleri, erken dönemde tanı konulmasını sağlar ve enfekte olan kişinin tedaviye başlamasına olanak tanır.
Hamilelik ve Doğum Sürecinde Tedavi: HIV pozitif kadınlar, hamilelik sırasında doktor gözetiminde tedavi alarak, virüsün bebeğe geçmesini engelleyebilirler.
HIV/AIDS, tedavi edilmediğinde hayatı tehdit eden bir hastalık olmasına rağmen, erken teşhis ve doğru tedavi ile kontrol altına alınabilir. HIV’in en yaygın bulaşma yolları arasında korunmasız cinsel ilişki ve iğne paylaşımı yer alır, bu nedenle toplumsal bilinci artırmak, HIV'in yayılmasını engellemek için kritik öneme sahiptir. Özellikle hamile kadınlar ve potansiyel risk grubundaki bireylerin HIV testi yaptırmaları, hastalığın önlenmesi açısından önemlidir. Unutulmamalıdır ki, HIV ile yaşayan bir kişi doğru tedaviyle uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilir.