Türkiye, birçok fay hattıyla deprem riski taşıyan bir ülke olarak biliniyor. 6 Şubat'ta meydana gelen depremler, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Şanlıurfa, tarih boyunca birçok büyük depreme maruz kaldı. Peki, bu depremler ne zaman meydana geldi ve etkisi ne oldu? İşte detaylar…
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremleri, Türkiye'nin güneydoğusundaki birçok ili derinden etkiledi. Bu büyük sarsıntılar, özellikle Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunan Kahramanmaraş ve çevresinde yıkıcı sonuçlar doğururken, Şanlıurfa’da da ciddi hasara yol açtı. Merkez üssü Kahramanmaraş olmasına rağmen, deprem dalgaları Şanlıurfa’ya da büyük bir şekilde ulaştı ve kentte geniş çapta tahribat meydana geldi.
Şanlıurfa’da deprem, büyük yıkımlara neden oldu. Onlarca bina tamamen yıkılırken, yüzlerce bina ise ciddi şekilde hasar gördü. Yıkılan binaların enkazları, çok sayıda can kaybına yol açtı. Şanlıurfalılar depremin şiddetini derinden hissetti ve birçok kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yıkımın boyutu, kentsel alanlarda yaşamı büyük ölçüde etkiledi.
6 Şubat’taki depremler, Şanlıurfa’nın deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu felaket, sadece büyük maddi kayıplara yol açmakla kalmadı, aynı zamanda şehri de ciddi şekilde yaraladı.
Yazar Remzi Mızrak, yıllar önce Şanlıurfa’nın deprem tarihini kaleme almıştı. Bu yazıda, bölgedeki büyük depremlerin geçmişine ışık tutarak, depremin hem tarihi hem de günümüzdeki etkilerini ele almış.
İşte Mızrak’ın yazısından notlar…
ANADOLU’DAKİ DEPREM GERÇEĞİ VE ŞANLIURFA
Türkiye, yüzyıllardır depremlerin sıkça görüldüğü bir coğrafyada yer alır. Bu depremlerin çoğu, Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelir. Anadolu, deprem sıklığı ve şiddeti bakımından dünyada Çin’den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Eski çağlarda, Bizans döneminde ve daha sonraları da birçok büyük deprem yaşanmış, bu depremler zaman zaman çevre bölgeleri de etkilemiştir. Şanlıurfa ve çevresi, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi, tarihte depremlerle sıklıkla karşılaşmış bir bölgedir. Urfa, Harran, Samsat, Maraş ve Diyarbakır gibi yerleşim birimleri, bu depremlerden en çok etkilenen bölgeler arasında yer alır.
Tarihteki büyük depremlerden biri 26 Kasım 1091'de meydana gelmiştir. Bu deprem, Suriye ve yakın çevresindeki birçok yerleşim yerinde büyük tahribata yol açmış, en büyük yıkımı ise Antakya şehri yaşamıştır. Bir başka önemli deprem, 1114-1115 yıllarında yaşanmış, Urfa’nın da içinde yer aldığı el-Cezire bölgesi ve çevresindeki Anadolu yerleşimlerinde büyük can ve mal kaybına sebep olmuştur. İbn-ül Esir, bu depremin Urfa, Harran, Samsat, Maraş ve Balaş gibi şehirleri yerle bir ettiğini belirtmiştir. Ebu’l Farac ise bu depremi, "Bütün Maraş şehri yeraltına gömülmüş ve bütün şehir halkı için bir mezar olmuştu" şeklinde tanımlamıştır.
BOZOVA FAY HATTI VE GEÇMİŞTEKİ DEPREMLER
Bozova Fay Hattı, tarihsel süreçte çok sayıda sarsıntıya yol açmış bir kırık kuşağıdır. 673, 718, 1003, 1114, 1911, 1961 ve 1996 yıllarında çeşitli büyüklüklerde depremler meydana gelmiş ve bu depremler, bölgede büyük can ve mal kaybına yol açmıştır. Özellikle 1114’teki büyük deprem, 6,8 şiddetinde olmuş ve tarihçiler tarafından geniş şekilde belgelenmiştir. Bu fay hattı, 2008 yılında son kez aktif hale gelmiş, Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde 4.3 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir.
PANİK ATMOSFERİ VE HAZIRLIKSIZLIK
Bu durum, deprem konusunda alınması gereken önlemler ve toplumun eğitilmesi gerektiği gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye’nin büyük bir kısmı deprem kuşağında yer almakta ve bu, gelecekte de sürekli bir tehdit oluşturmaktadır. 1939 Erzincan, 1942 Niksar, 1966 Varto ve 1999 Marmara depremleri gibi büyük felaketler, yakın tarihimizdeki acı örneklerdir.
DEPREM GERÇEĞİYLE YÜZLEŞMEK
Şanlıurfa ve çevresindeki depremler, bölgenin tarihsel deprem geçmişini ve bu gerçeğe karşı duyulan hazırlıksızlığı gözler önüne sermektedir. Tarihte sıkça yaşanan büyük depremler, bugüne kadar da hep bir tehlike olarak varlıklarını sürdürmüş, 6 Şubat 2023’teki büyük sarsıntılar da bu tehlikenin hala geçerli olduğunu kanıtlamıştır. Bu felaketlerin ardından, deprem konusunda halkın bilinçlendirilmesi, binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi ve afet yönetimi konusunda ciddi adımlar atılması gerekmektedir. Eğer bu konuda gerekli önlemler alınmazsa, gelecekte çok daha büyük kayıplarla karşılaşma riski her geçen gün artmaktadır.
Tarihten ders çıkarmak, depreme karşı tedbirler almak ve toplum olarak bu felakete karşı eğitilmek, hem can kaybını azaltacak hem de büyük yıkımların önüne geçecektir. Unutulmamalıdır ki, deprem çok da uzağımızda değildir.