Şanlıurfa, tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra, özgün bitki örtüsü ile de dikkat çeken bir şehir konumunda. Binlerce bitki türünün yetiştiği kentte, Türkiye’de ve dünyada sadece burada yetişen özel bitkiler de bulunuyor.
Bu bitki türleri arasında en bilinenlerinden biri karagüldür. Dünyada yalnızca Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinde yetişen karagül, şehrin bitki örtüsünün ne kadar zengin bir yapıya sahip olduğunu gözler önüne sermektedir.
Pek çoğumuz karagülü biliyoruz ama Türkiye’de sadece Şanlıurfa’da yetişen Jurinea mesopotamica adlı bitkiyi neredeyse hiçbirimiz duymamış.
Jurinea mesopotamica, halk arasında bilinen adıyla geyik göbeği, 1910 yılında Avusturyalı botanikçi Handel-Mazetti tarafından ilk kez toplanmış bir bitki türüdür. O dönem Sincar Dağı ve Abdelaziz Dağları’ndan toplanan örnekler, Berlin Botanik Müzesi’ne gönderilmiştir. Ancak, üzerinden bir asır geçmesine rağmen bu bitkinin izine bir daha rastlanamamış ve "şüpheli bitki" olarak kayıtlara geçmiştir.
Neyse ki, bu kayıp hazine 2015 yılında o dönem Harran Üniversitesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Akan ve ekibi tarafından yeniden keşfedildi. Geyik göbeği, ülkemizde yalnızca Şanlıurfa’nın dağlık ve taşlı bölgelerinde yetişen nadir bir bitki olarak öne çıkıyor. Papatyagiller familyasına ait olan bu bitki, genellikle mor renkte çiçekler açmakta ve doğal ortamında sadece çok sınırlı bir alanda yayılmaktadır. Yöresel adı "Urfa kulindoru" olarak da bilinir
GEYİK GÖBEĞİ TEHLİKE ALTINDA
Yol yapım çalışmaları, tarla açma ve hayvan otlatma gibi insan faaliyetleri, bu endemik bitkinin geleceği için ciddi tehditler oluşturmaktadır. Bu nedenle, Şanlıurfa’da dar bir alanda yayılış gösteren Jurinea mesopotamica’nın korunması ve izlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması büyük bir önem taşımaktadır.
Geyik göbeği ve onun gibi endemik bitkiler, sadece yerel ekosistemi değil, aynı zamanda bölgenin kültürel kimliğini de temsil etmektedir. Geçmişin izlerini taşıyan bu doğal hazineyi korumak, hem Şanlıurfa'nın hem de Türkiye'nin doğal ve kültürel mirasını yaşatmak adına büyük bir sorumluluk olarak karşımıza çıkıyor.