İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in katledilmesinin ardından tekrar gündeme gelen kadına şiddet ve kadın cinayeti nedeniyle ülkenin dört bir yanından eylemler ve basın açıklamaları yapılmaya devam ediyor.
Şanlıurfa’da da İl Kadın Platformu tarafından basın açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirildi. Basın açıklamasını platform adına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Komisyonu Sözcüsü Mizgin Kurtoğlu okudu.
MİZGİN: TÜRKİYEDE BİR KADIN KIRIMI YAŞANIYOR
Türkiye’de son zamanlarda kadın cinayetinde yaşanan artışlara dikkat çeken Kurtoğlu şu ifadeleri kullandı:
“ Son 48 saatte altı kadın katledildi. Ayşenur ve İkbal İstanbul'da vahşi bir şekilde katledildi. Daha bu vahşeti konuşamadan, bitmedi ardından Mersin Mezitli'de Sonay, Diyarbakır Sur ilçesinde Bedriye, Tekirdağ'da Barkın ve Fatma katledildi. Türkiye'de bir kadın kırımı yaşanıyor. Her gün katlediliyoruz. Sokaklarda, evlerde, fabrikalarda...
Eril erkek egemen iktidarının üretmiş olduğu politikalarla kadınlar olarak hayatlarımıza kastediliyor, yaşamlarımız elimizden alınıyor. Kadın düşmanı politikalar nedeni ile her yıl yüzlerce kadın katlediliyor.2024 yılının ilk altı ayında 205 kadın katledildi ve bu sayı katlanarak artıyor. Sokakları kadınlar için güvenli hale getirmeyen, aksine her politikası ile bu suçları teşvik eden iktidar bu cinayetlerin sorumlusudur.” dedi.
“KADINI YOK SAYAN VE AİLE İÇİNE HAPSETMEYE ÇALIŞAN TÜM POLİTİKALAR KADIN KATLİAMLARINA ZEMİN HAZIRLAMIŞTIR”
İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin kadın cinayetlerinin işlenmesinde verilmiş bir tolerans olduğunu söyleyen Mizgin, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Yetkililer bugün açıklama yaparken "vahim bir durum", "sıfır tolerans tanıyacağız buna" diyorlar. 6284 sayılı yasa her gün tartışmaya açılarak, İstanbul Sözleşmesinden çekilmekle kadın katillerine bu tolerans tanındı zaten, kadın katilleri iyi hal indirimleri alırken bu tolerans tanındı zaten... Sokak ortasında kadını taciz edenler sırf kadınlar şikayetçi olmadığı için serbest bırakıldığında bu tolerans tanındı zaten... Kadınların çocuk sayısına, çocuğunu nasıl doğuracağına, giydiği kıyafete, saat kaçta sokakta olacağına kadar karışmakla bu tolerans tanındı zaten.
Kadın kazanımlarına el koyarak, kadın aktivistleri kriminalize ederek, çoğunu tutuklayarak, kadınlara yönelik suçlarda failleri aklayarak, şiddet,ayrımcılık ve nefret suçlarını toplum için hiçbir tehlike olarak görmeyip hepsini aflarla ve ayrımcı infaz uygulamaları ile sokağa salarak, aileyi sözde öncelleyip kadını yok sayan ve aile içine hapsetmeye çalışan tüm politikaları ile kadın katliamlarına zemin hazırlanmıştır.
Devlet politikaları, eril cinsiyetçi dili ve dahi cezasızlıkla açıkça kadına yönelik şiddeti teşvik ediyor ve kadın kırımını cesaretlendiriyor. İktidar kadın düşmanı politikaları ile kadınlara karşı işlenen her suçun sorumlusudur. Kadın cinayetleri bu nedenledir ki politiktir diyoruz ve demeye devam edeceğiz”.