Şanlıurfa'nın binlerce yıllık lezzeti okyanusun ötesinde! 10 bin kilometre yol kat etti

Kadim tarihi ve zengin gastronomisiyle dünyanın en eski şehri olan Şanlıurfa, bir kez daha dikkatleri üzerine çekti. Türkiye’nin en büyük havayolu şirketlerinden biri ve Şanlıurfa’da Taş Tepeler Projesi’nin ana sponsoru olan THY, bir ilke imza atarak Şanlıurfa’nın 12 bin yıllık lezzetini ABD’nin New York kentine götürdü.

5

Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Şanlıurfa, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve kültürel mirasıyla daima dikkat çekmiştir. Bu kadim kentin, Göbeklitepe bölgesinde üretilen buğdaydan yapılan "dünyanın ilk ekmeği" ise şimdi modern dünyanın merkezlerinden biri olan New York'a ulaştı.

Taş Tepeler Projesi kapsamında yapılan araştırmalarla elde edilen verilere göre, 12 bin yıl önce evcilleştirilen buğday türünden yapılan ekmek, THY tarafından New York’a düzenlenen bir uçuşta yolculara tanıtıldı. Anadolu’nun en eski tahıl türlerinden yapılan bu ekmek, yemek servisi öncesinde özel bir sunumla misafirlere ikram edildi. Tereyağı ve zeytinyağı ile sıcak olarak sunulan bu ekmek, Şanlıurfa’nın zengin mutfak mirasının bir temsilcisi olarak karşımıza çıkıyor.

Arkeolojik bulgulara göre, buğdayın evcilleştirilmesiyle tarım toplumu haline gelen insanlar, beslenme alışkanlıklarını ve sosyal yapıyı dönüştürdüler. Bu süreçte üretilen ekmek, bugün insanlığın en temel besin kaynaklarından biri haline geldi.

ŞEFLER VE AKADEMİSYENLER DANIŞMANLIK YAPTI 

Ayrıca, söz konusu ekmeğin hazırlanmasında Türk gurme şef Ömür Akkor ve akademisyen Çetin Şenkul'un danışmanlık yaptığı belirtildi. Göbeklitepe ve Karahantepe bölgelerinde yapılan araştırmalar ışığında hazırlanan ekmeğin, Anadolu’nun zengin tarihini yansıttığı ve kültürel mirasın modern toplumlarla paylaşılmasına katkı sağladığı ifade edildi.

Bu projeyle, Şanlıurfa’nın sadece tarihi değil, aynı zamanda tarımsal geçmişi de uluslararası alanda daha görünür hale getirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteklediği bu girişim, Göbeklitepe'den dünyaya yayılan kültürel mirasın bir parçası olarak değerlendiriliyor.