Kara para aklama, sahte fatura gibi suçlamalarla yargılanan Polat ailesinin davasında, Engin Polat'ın da tahliyesiyle tutuklu sanık kalmadı.
Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel, Engin Polat'ın tahliyesini eleştirerek, “Kullandığımız elektrikten suya, aldığımız cihaza ve ilaca kadar vergisini tıkır tıkır ödeyen biz enayiler adına özür dilerim” dedi.
Ağırel, yazısında devletin adalet sistemini ve kamu yetkililerini eleştirerek, haksız kazanç sağlayan kişilere yönelik mevcut sistemin yetersiz olduğunu ifade etti. Özellikle, Polat ailesinin suçlamalarına rağmen tahliye edilmeleri ve olası tazminat hakları konusundaki endişelerini dile getirdi.
AĞIREL: 40 GÜNLÜK AYAZ BEBEK ADINA ÖZÜR DİLERİM
İşte Murat Ağırel’in kaleme aldığı o yazı:
“Kullandığımız elektrikten suya, aldığımız cihaza ve ilaca kadar vergisini tıkır tıkır ödeyen biz enayiler adına Engin Polat ve Dilan Polat ailesinden özür dilerim. Namusu ile katma değer üreten, kazandığı kuruşun vergisini veren, yıllarca alın teri ile mücadele edip istihdam sağlayan iş insanları adına özür dilerim. Telefonunu camide şarj ettiğinden kimsenin hakkına girmemek için kullandığı elektriğin parasını camiye bırakan adam adına özür dilerim. Konya’da Maviş Eşme’nin donarak ölen, daha nüfusa bile kayıt ettiremedikleri 40 günlük Ayaz bebek adına özür dilerim.
Kocaeli’de “Çocuklarıma bakamıyorsam, çocuğuma bir pantolon alamıyorsam niye yaşıyorum ki?” diyerek cebinde 20 TL ile canına kıyan İsmail Devrim adına özür dilerim. Çok para kazanma fırsatı varken mesleğinin onurunu ve şerefini koruyan, namussuzlara fırsat vermeyen kamu yetkilileri adına özür dilerim. Tonlarca mahsulü tarlada kalan çiftçiden özür dilerim, her gün 10-12 saat mesai yapan işçi kardeşimden özür dilerim.
Ne olmuş sanki değil mi?
Şunun şurasında 500 milyon TL sahte fatura, 170 milyon lira kendi aralarında sahte fatura kesmişler. Kayıt dışı 500 milyon TL tutmuşlar. Yani 1.2 milyar TL para iç edilmiş. Vergilendirilmemiş. Özür dilerim, bak yine dilim sürçtü; MASAK’taki abilere göre kurumsal olmadıkları için muhasebesel hatalar yapılmış.
Ne var bunda, değil mi?
Erdinç Özel isminde hastanede çaycılık yapan adam, 72 TL olan sabunu günde 276 defa ayrı ayrı sipariş vererek 16 bin 560 adet sabun satın almış ve 1.2 milyon TL ödemiş. Mesela, birisi arabasının bagajına koyup dağıtmak için binlerce sabun almış!
Mesela, kayıt dışı paranın tutulduğu sistemi yazan ve yöneten kişinin 2019 yılında aldığı soğuk cüzdanı MASAK savcı görmemiş, duymamış.
Olmayan ürünler için sahte faturalar alınmış, o olmayan ürünler satılmış gibi gösterilmiş ve paralar tahsil edilmiş. Sonra olmayan ama gerçek satılmış gibi gösterilen ürünlere kesilen faturalar iptal edilmiş ama ne hikmetse paralar iade edilmemiş!
Ne var bunda, değil mi?
Bu arada beraat ederlerse 10 ay cezaevinde yattıkları için devletten tazminat da alacaklar. İnşallah varsa vergisini öderler!
Çünkü ön MASAK raporunda yer alan tespitlerin ana raporda yer almadığı, ana MASAK raporunda çıkacak sonucun aylar öncesinde avukatlar tarafından satır satır beyan edildiği, sosyal medya yayınların da altının çizildiği bir süreçti bu yaşadığımız.
Gerçekten özür dilerim...
Cennet vatanımda adalet kavramı yok, ahlak kavramı yok. Suçlunun, hırsızın arsız olduğu, arsızların hükümdar olduğu bir düzen var artık burada.
Bir önceki yazımda “adalet borsası” demiştim. Nasıl da oturuyor yapbozun parçaları.
İki iktidar vekili ile poz verdiğinizde, yargı camiasındaki yapılarla yakın olan avukatlarla çalıştığınızda hırsız da olsanız, suçlu da olsanız kazanırsınız. Uyuşturucu baronları, sanal bahis baronları, dolandırıcılar, soyguncular, hırsızlar, tecavüzcüler, katiller, devleti ve kurumlarını soyanlar bu sistemi iyi çözmüş. Ellerini kollarını sallayarak milleti tehdit edip hakaret edebiliyorlar. Uçaklarında, lüks arabalarında, villalarında yaşamlarına devam ediyorlar. Üç kuruş kazanıp yarısını vergi veren emekli, işçi, öğrenci inim inim inliyor. Ben sizlerden de özür dilerim. Yazık bu millete, yazık bu devlete”.