Ceylanpınar'da yaşam durma noktasında: Elektrik kesintilerine tepki yağdı

Güneydoğu Anadolu Mısır Üreticileri ve İşletmecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hanifi Müslümoğlu, Ceylanpınar’a bağlı köylerde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Müslümoğlu, DEDAŞ tarafından gerçekleştirilen uygulamaların “Filistin halkına yapılan zulümden farksız” olduğunu ve “soykırım ve yıkım politikası” olarak nitelendirildiğini belirtti.

5

ŞANLIURFA- Güneydoğu Anadolu Mısır Üreticileri ve İşletmecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hanifi Müslümoğlu, Ceylanpınar’a bağlı köylerde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Müslümoğlu'nun açıklamasına göre, DEDAŞ, 2 Ağustos gece saat 22:30 itibarıyla Ceylanpınar'ın Muratlı, Gültepe, Aydoğdu, Avcılı, Şaban, Saraççeşme, Mecburi, Han, Yeşiltepe ve Yoncalı köylerinin elektrik enerjisini keserek tarımsal ve içme suyu kuyularının çalışmasını durdurdu. 

“DEDAŞ’IN YAPTIĞI UYGULAMALAR, FİLİSTİN HALKINA YAPILAN ZULÜMDEN FARKSIZ DEĞİLDİR”

Müslümoğlu konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: 

“Şanlıurfa Ceylanpınar bağlı köylerin elektrik enerjisini 02.08.2024 bu gece saat 22:30’de DEDAŞ tarafından tekrardan bir faz’ı kesilerek tarımsal kuyuları ve içime kuyularının ve meskenlerin  hayattı olumsuz yönünde büyük bir etki yaratmıştır. vatandaşların elektrik enerjisi ve su ulaşım hakkı gasp edilerek terörize etmektedir. Dedaş derhal bu kirli yıkım politikalarından vazgeçilmelidir. DEDAŞ’ın gerekçe gösterdiği bu on köyden iki köyün elektrik borcunun olması neden ile 10 tane köyün elektriği kestiğini tespit edilmiştir. Burada DEDAŞ’ın yetkililerden soruyorum? Burada borcu olmayan 8 köyün suç nedir? Yaptığınız iş insanlık suçudur. Bu bölgede yaşayan 15.000 bin nüfus insan topluluğu hassasiyeti gözetmeden top yükün elektrikleri keserek vatandaşları susuz, aç, bırakmak ve ölüme terek etmek insanlık suçudur. DEDAŞ’ın yaptığı uygulamalar,  Filistin halkına yapılan zulümden farksız değildir. Bu DEDAŞ’ın son dönemde yaptığı uygulamalar ile bir soykırım ve yıkım politikası sonucu göstergesidir. Derhal bu kirli uygulamalardan vazgeçilmelidir. Borçlu olan iki köy ile birlikte borçsuz sekiz köyü de cezalandırmak anayasanın hiç bir maddesinde yer almamaktadır. Dolayısıyla uygulamalar kanunsuzdur ve meşru değildir. DEDAŞ suç işleyerek vatandaşları devletine karşı nefret kazandırmak ve kaos zemini oluşturmaktan başka bir şey değildir. Burada doğabilecek herhangi bir tatsız ve olumsuz olayı meydan gelirse başta DEDAŞ yetkilileri, İdareciler, Mülki Amirleri ve Milletvekilleri sorumludur. Burada halkın ciddi sorunların yaşamaması için yerel idarecileri mülki amiri bölge milletvekilleri uyarıyoruz!  Bu kanunsuz uygulamaları görmezden gelmeyiniz. Görevleriniz yapmaya davet ediyorum. Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti Devletinde üstün ve büyük değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kanunlarla yönetiliyor.  Devlet yetkilerinin DEDAŞ’ın bu kötü emellerine seyirci olmamaları ve kirli politikalarına karşı  vatandaşlarına sahip çıkmasına davet ediyoruz”.