GIYBETTEN SAKINMALI
Muhterem Kardeşlerim… Evliyaullahtan bir zata, vefatından sonra rüyada görülünce, “Geri dönmek ister misin?” diye soruluyor. Diyor ki: “Dünyanın tama...
Muhterem Kardeşlerim…
Evliyaullahtan bir zata, vefatından sonra rüyada görülünce, “Geri dönmek ister misin?” diye soruluyor. Diyor ki: “Dünyanın tamamını hesap sorulmamak şartıyla verseler istemem. Tek şey için isterim, kapı kapı dolaşıp ölüm ve kabir hallerini anlatmak için.”
Efendim;
Aklınıza, kabiliyetinize, enerjinize güvenmeyin. Yoksa bunlarla baş başa kalırsınız. Gün gelir aklınız yetmez, yakıtınız biter, yanarsınız. İmam-ı Rabbani hazretleri gibi Ehl-i Sünnet Âlimleri çok kuvvetli enerji kaynaklarıdır. Akıllı davranıp, fişi doğru kaynağa takanın, doğru kaynağa bağlananın, ne enerjisi biter, ne de ışık saçması.
Hak ile bâtılı ayırana Âlim denir. Çok kitap okuyana, çok ilmi olana Âlim denilmez.
Çok kitap okumakla doğruyu bulmak mümkün değil. Doğru kitabı çok okumakla ancak doğruyu bulmak mümkün.
İbadetler insanın vazifesidir. Güzel ahlak ise meziyetidir.
Yaptığımızı Allah rızası için yapalım. Ahmet'e çalışıp, Mehmet'ten para beklenmez. Kim gösteriş için, aferin desinler diye yapmışsa, Cenab-ı Allah, “Sana aferin dediler; benden ne istiyorsun?” diyecektir.
Abdülkadir Geylani hazretlerine, “Siz ne mübarek bir zatsınız” demişler. “Nereden biliyorsunuz?” diye sormuş. “Herkes sizi methediyor, sizden söz ediyor” demişler. Buyurmuş ki: “Bu insanlar böyledir, bugün severler, yarın söverler. En iyisi bırak da biz insanlar için değil, Allah için Müslüman olalım.”
Allahü Teâlâ’ya tevekkül edelim. Tevekkülü azalanın imanı zayıflamış demektir. Tevekkül kalmayınca iman da kalmaz. Tevekkül, her türlü sebebe yapışarak gayret göstermek, sonucu Allahü Teâlâ’dan beklemek ve sonucun mutlaka hayırlı olacağına inanmaktır. Allahü Teâlâ, kendisine güvenene kesinlikle ama kesinlikle sahip çıkar onu korur. İnsanlara güveneni ise insanların eline bırakır.
Kim olursa olsun gıybetini yapmayın! Kadınlarınız da evlerde gıybet yapmasınlar. Gıybet; içki içmekten, kumardan daha büyük günahtır. Gıybet kanser gibidir, girdiği yer iflah olmaz. Gıybet edene sus diyene 100 şehit sevabı verilecek. Gıybet edenleri susturun.
İnsanda nasıl bir kalb gözü var ise, aynı o şekilde kalb burnu da vardır. Her günahın kendine has bir pis kokusu mevcuttur. Kalb burnu açık olan insanlar bu kokuları alır ve onun habis kaynağından uzaklaşırlar. Evliya olma yolunda, kalb gözü açılan insana verilen ilk nimetler: Kalb burnunun açılması ve kabir ehli ile konuşabilme nimetleridir. Mürşid-i Kâmil olan kişi, bir işkembe temizleyicisi gibidir. Yanına gelen kişileri, günahlarından husule gelen kötü kokularından, pisliklerinden arındırır.
Din, edep ve tevazu demektir. Edep, giriş kapısıdır. Sonra tevazu gelir.
Üç çeşit edep vardır:
Allah’a edep,
Anne babaya edep,
Cemiyete, topluma edep.
Vazife de üç çeşittir:
Allaha karşı,
Aileye karşı,
Topluma karşı.
İnsan bilmediğinin düşmanıdır.
Bir kimsenin cebinde parası varsa, istediğini alır mı? Alır; ev alır, araba alır, her şeyi alır. İhlas da para gibidir. Bir kimsede ihlas varsa, onun her şeyi var demektir; onunla her şeye kavuşur.
Başarı nedir? Ve bunun engeli nedir?
Ahirette faydası olan şeyler başarıdır. Ve bu başarının engeli insanın kendisidir, yani nefsidir.
Dinlemesini bilmek
Herkes genel olarak iltifattan hoşlanır, yaptığı işlerin takdir edilmesini ister, başarılarından bahsedilmesini sever. İnsanları tanıyabilmek için, önce kendimizi iyi tanımak lazımdır.
Kendimize nasıl muamele edilmesini istiyorsak, başkalarına da o şekilde muamele etmemiz gerekir. İnsanların çoğu, yaptığı hizmetleri, anlatmaktan zevk duyar. Tecrübelerle sabit olmuştur ki, güzel konuşmanın en kısa ve tesirli yolu, dinlemesini iyi bilmektir. Dinlemek konuşmaktan daha önemli bir meziyettir. “Söz gümüşse, sükut altındır” buyurulmuştur.
Karşımızdakini dikkatle dinleyip, “Evet... Demek öyle...” diyerek konuşmasını teşvik edersek, muhatabımız daha şevkle konuşmasına devam eder. Çünkü insanlar boşalmak, deşarj olmak için, dertlerini anlatmak için arkadaş ararlar.
Bir insanın baş ağrısı, onun için hükümetin kurulmasından daha önemlidir. Karşımızdakilere konuşma fırsatı vermeliyiz! Kendisini dikkatle dinlediğimiz kimse de, “Beni anlayan biri çıktı” der, o da bizim konuşmamıza önem verir. Şu halde etkili konuşmanın yolu, başkasını dinlemesini bilmektir.
Allahu Teâlâ cümlemizi kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)